Kişisel Gelişim

Mandala Sanatının Felsefesi

Mandala, insanın özünde sonsuz bir varlık olduğu düşüncesini farklı zeminlerde ve farklı materyallerle anlatan Uzak doğu kökenli bir el sanatıdır.

Merkezi bir noktadan dışarıya doğru büyüyen formda; merkez, doğduğumuz nokta, yaşamın başlangıcı, evrendeki yerimiz, merkezde kalmak, dengeyi bulmak gibi anlamlara işaret eder. Mandalalar her zaman dairesel olarak gelişim gösterir; çeşitli geometriler kullanılsa bile içinde bütünsel form, doğada tanıklık ettiğimiz her şey gibi dairesel bir örüntü izlemektedir.

Mandala1

Mandala’da Form

Burada dairesel form daha önce de bahsettiğimiz gibi; yaşamın devamlılığını ve döngüsünü, sonsuzluğu, birliği, bütünlüğü, hiyerarşiyi, simetriyi, tanrıyı simgelemektedir.

Yine formundan dolayı yaşamın görünen yüzünü (Yeryüzü, Güneş ve Ay) ve yaşam döngüsünü (aile, arkadaşlar ve toplumsal ilişkiler) temsil eder. Çemberin başı ve sonu yoktur. Bu sonsuzluk çağrışımı da bu alanı özgür ve kutsal kılmaktadır. Amerikan yerlilerine göre, Şifa Çemberleri de bu kutsal ve özgür alanı tanımlar ve bu çemberi tören alanı olarak kabul eder. Amerikan yerlileri bu çemberi tanımlamak ve başlangıç noktasını işaret etmek için dairenin merkezine bir taş koyarak ritüellerine başlarlar. Bu çemberlerin insanı dengeye getireceğine inanan Kızılderililer, bir toplumun dengeye gelebilmesinin yolunu; bir bireyin kendisini dengeye getirmesinden geçtiğine inanırlar. Birey dengeye geldiğinde dokunduğu her şey de dengeye gelecek ve tüm güzelliklerle uyumlanacak, hizalanacaktır. Yine etrafımızda gördüğümüz, daha çok inzivalarda ya da dayanışma topluluklarında karşımıza çıkan doğa çemberi, kadın çemberi, şifa çemberi gibi çemberlerin çıkış noktası burasıdır.

Mandala2

Mandalanın felsefesini doğru noktadan tanımlayabilmek için öncelikle sembolizm kavramını anlamak gerekir. Çünkü mandala formunu meydana getiren sembollerin işaret ettiği kodlar, simgeler çözüme kavuştuğunda mandalanın da ne ifade ettiği tam olarak anlaşılabilecektir.

Simge, Kod, Mesaj

Yüzyıllardan beri kültürlerin aktarılarak gelmesinde inanç sistemleri, sanat, mimari yapılar büyük etken olmuştur. Bu aracılarda kullanılan semboller ise bazı kod ve mesajlar içermektedir. Semioloji de dediğimiz gösterge bilimin alanına giren sembolizmde bu kod ve mesajların toplumdan topluma değişen yöntemlerle çözülerek nasıl aktarıldığı anlatılır. 

Bunu bir örnek üzerinden açıklayacak olursak; Selçuklularda kullanılan bitkisel ve geometrik bezemelerde çokça görebileceğiniz dairesel formların bize anlatmak istediği şeyler vardır. Mesela taç kapılarda 2 yanı süsleyen geometrik bezemeleri, mikro anlamda incelediğimizde mandala formlarını çok rahat görebiliriz. Kapının bütününe baktığımızda da bu sonsuzluğu simgeleyen dairesel formların kapının bittiği yerde net olarak bitmediğini sonsuza kadar devam edeceğini hissini aktardığını görürüz. Göz o geometrik ya da bitkisel bezemeleri bir şekilde tamamlar ve bize bitmişlik hissi vermez.

Yine Osmanlı mimarisinde zirve noktasına ulaşan kubbe mimari elemanının da bir dönemi, anlayışı ve inanışı simgelediğini fark etmek çok kolaydır. İslam mimarisinin simgesi haline gelmiştir ve kubbesiz bir cami tasarımı bize bu kodu aktaran önemli bir simgeden yoksun olduğu için çok da İslam inanışına ait hissettirmez.

Mandala3

Yine ilk Türk göçebe topluluklarının çadır tasarımlarının dairesel olmasında da mandaladaki daire formunun işaret ettikleriyle aynı anlamı bulmak mümkündür.

Ayrıca mandalanın, Hinduizme göre Tanrıça Shakti ve Tanrı Şiva’nın kozmik dansı simgelediği de söylenir ve mandala için renklerin, çizgilerin ve desenlerin bir dansı diyebiliriz.

Budizm’de de mandalanın amacı;  insanın acısına onu aydınlanmaya ulaştırarak son vermek ve hakikate ilişkin doğru görüşe ulaştırmaktır.

Mandala Nedir?

Mandala’nın Tarihçesi

Mandala ile ilgili Videolar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu