Nazarın Anlamı ve Efsanesi Nedir?
Mavi halka üzerine yerleştirilmiş mavi göz sembolünün “nazar“ı simgelediği yaygın bir bilgidir. Bu o kadar ikonik bir görüntüdür ki, 2018 yılında Unicode 11.0‘ın bir parçası olarak emoji setine resmen eklenmiştir. Hem sosyal medyada hem de özel yazışmalarda hızla popüler oldu ve Wonder Woman‘ın kendisi, Gal Gadot da dahil olmak üzere birçok ünlünün gönderilerinde yer aldı. Ancak göz, iyi bir şans tılsımı olarak yaygın bir şekilde kullanılmaya başlansa da, bakan mavi göze bundan daha fazlası var mı?
Cevap: Evet var. Türkiye, Yunanistan ve Akdeniz‘e yakın diğer bölgelerde İngilizce‘de genellikle “nazar” olarak adlandırılan sembol, tipik olarak bir cam boncuk şeklinde gelir. Al Jazeera ve TOOİSTANBUL‘a göre Türkiye‘de “nazarlık“, “nazar boncuk” veya “nazar boncuğu” olarak anılır ve geleneğin “nazardan” koruduğunu söylediği bir muska olarak takılır. “Nazar” Arapça‘da kabaca “bakmak” anlamına gelirken, “boncuk” Türkçe‘de “inci” anlamına gelir. Pek çok kültürde, sembolün kendisinden ziyade, nazar, kötü bir bakışla veya bazen “pis gözlü” olarak bilinen şey ile bir kişiyi veya hane halkını etkileyebilecek harici bir lanettir.
Nazarın Anlamı ve Efsanesi Nedir?
Yaygın Bir İnanç
Kötü bir bakışla birinin başına talihsizlik geleceğine dair batıl inanç birçok kültürde bulunur. Aslında inanç, Akdeniz‘den Asya‘ya ve Orta Amerika‘ya kadar dünyanın her yerinde bulunur. Ve bu inanç oldukça eskidir. Journal of Near Eastern Studies dergisindeki bilim adamı Marie-Louise Thomsen‘e göre, 20. yüzyılın başlarındaki tarihçiler, Asurlular, Babilliler ve eski Mezopotamya yani şu anda Irak ve İran‘ın bulunduğu bölge arasındaki turkuazın kötü lanetleri savdığı şeklindeki nazar hurafelerine dair kanıtları başarıyla buldular.
Nazar genellikle ve özellikle kıskançlık fikriyle bağlantılıdır. Bir komşu, tanıdık, rakip veya yabancıdan gelen kıskanç bir bakış, biri üzerinde, özellikle de başarılı biri üzerinde bir onaltılık kötü şans yaratır. Nazar kavramı özünde, zenginlik ve prestij kazananları, başarılarını çok açık bir şekilde sergilemelerine ve mahvolmalarına yol açabilecek kıskançlık çekmelerine karşı bir uyarıdır. İltifatların bile nazarları alıcıya çekebileceği söylenir.
Nazar Boncuğu Kökeni
Gezi yazarı Diana Darke‘ın “Doğu Türkiye” adlı rehberine göre, nazarın gözü tipik olarak Türkiye‘ye kuzey Avrupa‘dan gelen ve Türkiye‘de ve çevre bölgelerde genellikle nadir görülen mavi gözlere sahip olan ziyaretçilerin gözlerini temsil etmek için mavidir.
Yabancıların bugün yeni bir yeri ziyaret eden turistler gibi yerlilere daha fazla baktığına ve onlara meraklı bakışlar yerine kötü niyetli bakışlar attıkları izlenimini verdiğine inanılıyor. Mavi rengin nazarla ilişkisi, antik Yunan filozofu Plutarch‘ın mavi gözlülerin etraflarındakilere büyüler bahşederken özellikle usta olduğunu iddia etmesiyle, Yunanistan sınırının ötesine de geçmiştir.
Nazarın görüntüsü bugün belirli bir mavi cam tonuyla ilişkilendirilse de, modern sembolün MÖ 1500-300 yıllarında Doğu Akdeniz‘de yaşayan ve mücevherlerini koruyucu camlarla süsleyen eski bir halk olan Fenikelilerden evrimleştiğine inanılıyor. Mavi gözlü.
Nazara Karşı Diğer Savunmalar
Nazar boncuğu, nazardan koruduğuna inanılan en ünlü sembol olsa da, dünyanın dört bir yanındaki kültürler, taşıyıcılarını etraflarındakilerin zararlı bakışlarından koruduğu söylenen çok sayıda farklı tılsım ve eser geliştirmiştir.
Tribune India‘nın bildirdiğine göre, nazar inancının toplumun her katmanını etkilediği Hindistan‘da, nazardan korunmak için kullanılan nesneler açısından büyük bir çeşitlilik var. Birçoğu Akdeniz nazarına benzer tılsımlar takarken, işletme sahipleri lanetleri savuşturmak için genellikle acı biber ve limondan yapılan tılsımları tesislerinin dışına asarlar.
Nazarın cadılarla ilişkilendirildiği İspanya‘da, bir zamanlar kırsal topluluklar arasında büyüleri düzeltmek için bitki ilaçları yaygınken, bazı bitkiler de korunmak için yakıldı veya evin etrafına asıldı. Kuzey Avrupa‘da, yukarıda resmedilenler gibi broşların, tıpkı Akdeniz’de nazarların kullanıldığı gibi, nazarları savuşturduğuna inanılıyordu.
Bilim adamı Frederick Thomas Elworthy‘nin “The Nazar” adlı kitabına göre, Kıbrıs adasındaki deve sürücüleri, atlarının diğer binicilerin nazarından korkan deve sürücülerini, onları yarım aylarla süslenmiş koşum takımlarıyla süsleyerek korurlardı ve bu gelenek hem develeri hem de atları korumak için Avrupa’ya ve Hindistan‘a kadar yayıldı.