Mutluluk; Bulaşıcı Bir Virüs
Hasta olmaktan hepimiz nefret ederiz öyle değil mi? Hiç birimiz hastalığı sevdiğimizi söyleyemeyiz. Fakat bu yayıldıkça huzur veren, gülümseten , dertleri azaltan ve paylaştıkça çoğalan bir virüs olsaydı.Tüm insanlık bundan yaralanmak için kuyruğa girebilirdi sanırım.
Virüsün adını açıklıyorum: MUTLULUK
Kadın, erkek, yaşlı, genç, memur, işçi , zengin , fakir koşullar ne olursa olsun geleceğin belki de en büyük sorunlarından biri olan mutluluğu maddelere bağlamaya çalışıyoruz. Nedenler aramamız, şartlar oluşturmamız her zaman önümüze engeller çıkarmamız da bu yüzden . Mutlu olmak için ne gerek var bu şartlara. Düşündüğünüz de sizde yapmıyor musunuz bu söyledikleri mi ?Bu tatile gidersem daha iyi olacak , şu kıyafet dolabımda olursa kendimi mutlu hissedeceğim diye aldığımız saçma sapan işimize yaramayacak ve sonradan baktığımızda da ben bunu nasıl aldım diye düşünmeden kendimizi alamayacağız. Yetinmeden sürekli değiştirdiğimiz elektronik eşyalarımıza ne demeli peki. Evimize ve hayatımıza aldığımız bu eşyalar yaşam alanımızı kısıtlamaktan başka bir işe yaramadığı aşikar.
Mutlu olmak için çok pahalı bir eve, yeni elbiseye ya da son model lüks bir arabaya ihtiyacınız yok. Herkes ister elbette mükemmel olanaklara sahip olmayı fakat bunu amaç doğrultusunda değil de yapmak istediklerimizi gerçekleştirmek için bir araç olarak kullanmak daha doğru bir tespit olacaktır. Çünkü tüm istediklerimiz olsun diye beklerken belkide mutlu olacağımızı birçok güzel şeyleri yaşamaktan kendimizi mahrum ediyoruz. Hep hayatımızı erteliyoruz.Kendimi kalıplara indirgiyoruz.
Şöyle etrafımıza daha farklı gözlerle bakıp küçük şeylerden de mutlu olabileceğimizi bir düşünün.
Belki sabah kahvaltıdan sonra içtiğiniz sade bir çay yanında da okuyacağınız güzel bir roman. Daha ne olsun .Kulağa hoş geliyor öyle değil mi? Bende denemeliyim diye içinizden geçirdiğinizi tahmin edebiliyorum.Belki sizde yapıyorsunuz fakat daha sık denemeye ne dersiniz? Hayatımızda yapacağımız ufak tefek değişiklikler çevremizde ki durumlara daha farklı yaklaşımlarda bulunmamızı sağlayacağı gibi gözlem gücümüzü de artırır. Mesela sabah komşunuza gülümseyerek ve günaydın diyerek başlamak da hiç fena fikir değil. Hafta sonu toplandığınız arkadaş grubuyla yapılan sohbetler ve paylaşılan sıkıntılar az da olsa hafifler. Böylece yeni bir haftaya daha güzel başlamamıza neden olur.
Mutluluğu önümüze koyduğumuz maddeler de değil de hayatta ki güzellikleri hissederek farkına varmalıyız.Tüm kalıplarda kendimizi sıyırıp yeni pencereden em-pati yaparak karşımızdaki insanı daha çok anlamaya çalışalım.
Sabah kalktığımızda aynaya bakalım ve kendimizi sevdiğimizi, güzel olduğumuzu ,mutlu olduğumuzu söyleyerek farklı bir başlangıçla güne başlayabiliriz.Denemekten ve mutlu olmaktan bıkmayacağımız günler olması dileğiyle…
Mutluluğu bulaştırmaktan korkmayın…
gerçek mutluluğun, materyalist mutlulukla imtihanı…
başarılı
gerçek mutluluğun, materyalist mutlulukla imtihanı…