Uykuda Konuşma Nedir? Nedenleri Nelerdir?
Uykuda konuşma, her yaştan ve cinsiyetten insanın yaşayabileceği bir problemdir. Bu durumun nedeni çoğu zaman psikolojik alt yapıya dayanıyor olsa da bazen nörolojik olarak da değerlendirmek gerekebilir. Uyku esnasında anlamlı veya anlamsız sözlerin söylenmesi, özellikle uykusunda konuşan kişinin yakınlarını endişeye sevk edebilir.
Parasomnia adı verilen bir çeşit uyku bozukluğu hastalığında bu belirtiye sıklıkla rastlanmaktadır. Fakat uyku esnasında konuşuyor olmanın çeşitleri ve boyutları vardır. Bu durumda tek tip bir problemden söz edilemez. Belirleyici faktör; hastanın hikayesi ve durumun hangi boyutlarda, ne kadar süredir devam ettiğidir. Her sağlık sorununda olduğu gibi burada da nedene yönelik tedavi uygulamaları yüz güldürücü sonuçlar verebilmektedir.
İşte biz de bu yazımızda sizlere; uyku sırasında konuşmanın çeşitlerinden, ne zaman bunun bir sağlık problemi olarak değerlendirilmesi gerektiğinden ve nedenlerinden bahsediyor olacağız. Konuya ilişkin videolara ise yazımızın son bölümünde ulaşabilirsiniz.
Uykuda Konuşma Çeşitleri Nelerdir?
Kişiye ve altta yatan kökene göre değişik şekillerde ortaya çıkabilen bu durumun türlerini şöyle sıralayabiliriz;
- Yavaş, kısık sesle ve fısıldar tarzda konuşmak
- Hızlı ve anlaşılması güç şekilde konuşmak
- Orta düzeyde bir ses tonuyla ve anlamlı cümleler kurarak konuşmak
- Konuşmada gülmek, ağlamak, kızmak ya da şaşırmak gibi duygu ifadeleri olması
- Konuşurken fiziksel tepkiler de vermek (tekme atmak, vurmaya çalışmak, gerilmek, eliyle tutmaya çabalamak gibi)
- Aşırı derecede yüksek bir ses tonu ile bağırmak ya da çığlık atmak
- Monolog değil de diyalog kuruyormuş gibi karşılıklı konuşmak şeklindedir.
Bu durum genel olarak bakıldığında 30-40 saniye aralığında sürmektedir. Ancak bazı ağır psikozlarda ya da nörolojik tanı almış hastalarda sürenin uzadığı gözlenebilir. Uykuda konuşma, hafif derecede, kısa süreli ve bağırır biçimde olmadığı sürece, genellikle bir hastalık olarak nitelendirilmez.
Dolayısıyla alınabilecek bir takım basit önlemlerle engellenebilir. Ayrıca, 3-10 yaş arası çocuklarda sık rastlanan bu durum, yaşın ilerlemesiyle birlikte azalarak sona erebilmektedir. Elbette bu noktada ebeveynin doğru şekilde gözlem yapması ve gerektiğinde çocuk psikiyatrisine başvurması önemlidir.
Uykuda konuşma sorunu yaşayan kişiler çoğulukla uyandıktan sonra hiç bir şey hatırlamazlar. Ancak eğer şiddetli semptomlar var ise (bağırmak ya da çığlık atmak gibi) o zaman kendi seslerine uyanarak olayı idrak edebilirler.
Uykuda Konuşmanın Nedenleri Nelerdir?
- Yoğun yaşanan stres
- Depresif ruh hali
- Uykuya dalmakta güçlük çekmek ve uyku esnasında zihnin tamamen pasif moda geçememiş olması
- Panik bozukluk
- Uyurgezerlik
- Sevgi, ilgi ve değer görülmemiş olması
- İçe kapanık mizaçtan dolayı söylenemeyenlerin bilinç dışında açığa çıkması
- Alt beyin dediğimiz bilinç altında aşırı yığılmaların yaşanması
- Bir çok şeyi ayı anda düşünen yorgun zihin yapısı
- Genetik faktörler (aile bireylerinde veya yakın akrabalarda bu durum var ise genetik yatkınlıktan söz edilebilir.)
- Kullanılan bazı ilaçlar REM uykusunu etkileyerek bu semptoma yol açabilir.
- Uzun süre uykusuz kalmış olmak uykunun kalitesini bozarak uyurken konuşmaya neden olabilir.
- Azheimer, parkinson, OKB, şizofreni gibi psikiyatrik ve nörolojik hastalıklar da yine bu problemin yaşanmasında etkendir.
Uykuda Konuşma Ne Zaman Tehlikelidir ve Neler Yapılmalıdır?
Uyku esnasında kısa süren ve sürekli tekrar etmeyen konuşmalar kişinin o anki ruh durumuna göre sorun olarak kabul edilmeyebilir. Ancak şiddeti artan, fiziksel tepkilerle devam eden ve kişiyi uyandıracak boyutta olan konuşmalarda mutlaka bir uzman hekime başvurulması önem taşımaktadır. Çünkü bu durum hem kişinin kendisini hem de yakınındakileri olumsuz yönde etkilemektedir.
Uykuda konuşma problemine karşı yapılabileceklerden bazıları ise şunlardır;
- Yatmadan bir kaç saat önce beslenme kesilmelidir.
- Gün içinde ve özellikle uykuya yakın saatlerde kafein alımı sınırlı tutulmalıdır.
- Zihne uyaran gönderebilecek şeylerden uykudan önce uzak kalınmalıdır. (mavi ışık içeren telefon, tablet, TV gibi)
- Stresten mümkün olduğunca uzak durmaya çalışılmalı, gerekirse papatya, melisa gibi sakinleştirici özelliği olan bitki çayları tüketilmelidir.
- Uyku saatlerinde tutarlı olunmalı ve ekstrem durumlar dışında her gün aynı saatte uykuya geçmeye özen gösterilmelidir.
- Eğer problemi yaşayan kişi bir çocuk ise ailesi tarafından sıkça dinlenmeli, değer görmeli, sohbet edilmeli ve düzenli olarak her akşam zihninin boşaltılması sağlanmalıdır.
- Yetişkinler için ise, günlük tutmak ve yine zihindekileri kağıda aktararak bilinç altında birikmesine engel olmak da işe yarayabilecek bir yöntemdir.