Irk Nasıl ve Ne Şekilde Meydana Geldi ?
Irk Çalışmaları
Einstein 1919’da dünyaca ünlendiğinde, Yahudi İnançlı Alman Vatandaşları Merkezi Derneği adlı bir gruptan çağrı aldı. Yanıtı şöyleydi: “Ben ne Alman vatandaşıyım, ne de içimde ‘Yahudi inancı’ diye tanımlanabilecek bir şey var. Ama bir Yahudiyim ve her ne kadar onları Tanrı’nın seçilmişleri olarak addetmesem de, Yahudi halkına dahil olmaktan dolayı memnunum.” İnanç sahibi olmayan Einstein Yahudilere “kabile dostları” diye hitap etmekten hoşlanırdı. Cesurca ırkçılığa saldırmış olsa da, Einstein bile kabile ve ırk gerçeğini tanımıştı.
Irk çalışmalarının ilk yılları lekeliydi. Irkların fizyonomisini ölçen antropologlar, biyoloji, zeka ve kültür arasında ırka dayalı ilintiler kurmaya çalışmışlardı. Bu çalışma, genetikte yaşanan gelişmelerle birlikte öjenik görüşünün önünü açtı; yani, uygunsuz olanların sterilize edilmesi yoluyla, ırkların geliştirilmesi. Sterilizasyon İskandinavya ve Kanada‘nın belli bölgeleri il ABD’de 1970‘lerin başına dek devam etti.
Dolayısıyla 2003’te ırk konusunu ele alan Scientific American dergisinin editörleri, ihtiyatla şu soruyu sormuşlardı: “Irk diye bir şey var mıdır?” Yanıtı da hemen vermişlerdi: “Eğer ırk genetik olarak birbirinden ayrı gruplar biçiminde tanımlanıyorsa, hayır. Ama yine de araştırmacılar bireyleri, tıbbi ilişkiye göre sınıflara ayırmak için bazı genetik bilgilerden yararlanabilir.”
Irk Konusunda Son Bulgular
Irk konusunda son bulgular insan genomunun dizinine yönelik çalışmalardan geliyor. Sahraaltı Afrika, Asya ve Avrupa doğumlu 565 kişinin genetik yapısını inceleyen Michael Bamshad, şöyle diyor: “Genetikçileri gruplararası ilişkinin derecesini belirleyebilmek için DNA’daki, özellikle de DNA’nın yapı taşı olan baz çiftlerinin dizilimindeki küçük varyasyonlara, yani polimorfizmlere bakarlar.
Bunların çoğu, DNA’nın protein yapımına ilişkin bilgileri kodlayan kısmı olan genlerin içinde gerçekleşmez… Belli bir özelliği etkilemediklerinden, bu yaygın varyasyonlar nötrdür. Ne var ki bazı polimorfizmler, genlerin içinde oluşur; işte bunlar özelliklerde varyasyonlara ve genetik hastalıklara neden olabilirler.”
Alu adıyla bilinen polimorfizm sınıfı, çağlar boyu nesilden nesile değişmeden aktarılır. Eğer aynı Alu dizilimi, iki farklı insanın aynı genom noktasında görülürse, bu kişilerin ortak bir atası vardır ve birbiriyle bağlantılı bir gruba aittirler. Genetik numunelerden tüm belirleyici etkileri (köken ve bildirilen etnik özellik) ortadan kaldıran Bamshad ve çalışma arkadaşları, yalnızca Alu polimorfizmlerini analiz ettiler ve 4 farklı grubun varlığını keşfettiler.
Ardından etiketleri yeniden eklediler ve gruplardan ikisinin tamamen Sahraaltı Afrika’dan geldiğini (gruplardan biri neredeyse tamamen Mbuti Pigmeleri’nden geliyordu), diğer 2 grubun ise yalnızca, sırasıyla Avrupa ve Doğu Asya’yı içerdiğini gördüler. 60 kadar Alu polimorfizmi, birey ile kıta kökenini yüzde 90 doğruluk oranıyla eşleştirmeye yetiyordu; yaklaşık yüzde 100’lük doğruluk oranı içinse, 100 adet gerekiyordu.
Elbette ortak polimorfizm demek her şey demek değil. Kişinin tüm genomu göz önüne alındığında, farklı ırk üyeleri arasında olduğu kadar aynı ırk üyelerinin arasında da değişiklik olabildiği açıkça görülür.
İnsan Irkı Makinesi
Irk tenin ötesinde bir yerde mi? Aşağıdaki Fotoğraflar Amerikalı sanatçı Nancy Burson tarafndan, beyaz bir kadının fotoğrafı temel alınarak, farklı ırksal özelliklerin eklenmesi ve çıkarılmasıyla yaratıldı. Amaç kadının farklı bir ırk üyesi olması durumunda nasıl görüneceğini göstermek.
Makinenin önünde oturarak, insanlar kendi yüzlerinin haritasını çıkarabilir, ona denk bir “ırk” seçebilir ve yeni görünümlerine göz atabilirler. Burson’un kendisi şunu özellikle vurguluyor. “Tek bir ırk vardır, insan ırkı… Irkın geni yoktur.”