Yaratıcı Zekayı Öldüren 6 Faktör!
Yaratıcı zeka; farklı alternatifleri birbirinden bağımsız durumlarla birleştirerek değerlendirmek ve bu yönde problem çözme yetisine sahip olmak ya da üretmek gibi anlamlar taşıyan bir terimdir. Özellikle çocukluk çağında belirginleşmekle birlikte, yetişkinlik döneminde de gerekli alt yapı ve deneyimler ile harmanlanarak gelişebilmektedir. Bu olgu hayatımızın her alanında çeşitli faydalar sağlar.
Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir sözünden hareketle; yaşam yolculuğunun çeşitli dinamikleri olduğunu söylemek mümkündür. Bu yolculukta kimi zaman karşımıza çıkan krizleri yönetirken, kimi zaman ise yepyeni bir şey üretip faydalı olmanın hazzını yaşarken zekanın bu yönünden büyük avantajlar sağlarız. Peki ne olursa bu yönümüz zarar görür?
İşte bu yazımızda sizlere yaratıcı zeka ile ilgili enine boyuna çeşitli bilgiler veriyor olacağız. İlgili videolara ise yazımızın sonunda ulaşabilirsiniz.
Yaratıcı Zekanın Faydaları Nelerdir?
- Öz güvenin en büyük kaynaklarından biridir.
- Her alanda problem çözebilme ve kriz yönetebilme yetisini destekler.
- Kişiye yenilikçi ve çağdaş bir bakış açısı kazandırır.
- Zihni aktif ve dinç tutar.
- Olaylara ve durumlara farklı açılardan bakabilme becerisi sağlar.
- Sosyal ortamlarda daha aktif ve ön planda olmaya yardımcı olur.
- Organizasyon yeteneği, analitik düşünme becerisi ve sağlıklı bir kontrol mekanizması kazanımını destekler.
- Anksiyete, kaygı, depresyon gibi psikolojik problemler yaşama ihtimalini azaltır veya bu sorunları daha kolay aşabilmeyi mümkün kılar.
- Kişiye değişik ortamlar, farklı kişiler ve deneyimler tanıma fırsatı sunar.
Yaratıcı Zekayı Öldüren Faktörler Nelerdir?
Öncelikle bu olgunun desteklenmesi gerekir. Gelişimin olmadığı yerde zekanın böyle bir yönünün açığa çıkması da mümkün değildir. Özellikle çocukluk çağında ebeveynlerin çocuklarının bu tarafını keşfedip, ona saygı duymaları, takdir etmeleri, teşvik ederek yüreklendirmeleri, ona alan açmaları ve çocuklarından gelen fikirleri küçümsemeden ya da geçiştirmeden değer vererek dinlemeleri gerekir.
Ancak bu şartlar sağlandığı takdirde ivme kazanmak mümkün olabilir. Fakat bazı tutumların ise aksine yaratıcı zekaya zarar verdiği söylenebilir. Bunları ise şöyle özetlemek mümkündür;
- Hayal Gücünün Daralması
Desteklenmeyen ya da beslenmeyen pek çok şey gibi hayaller de günün sonunda ölür. Hayal edilmeyen hiç bir proje gerçeğe dönüşemez. Eğer bir kişinin hayallerine ket vurulduysa, bu o kişinin yaratıcı yönüne de çekilen bir set anlamına gelecektir.
- Konfor Alanından Çıkamamak
Elbette ki hayatta en tehlikeli ve bağımlılık yapan şey; alışkanlıklarımızdır. Onlarla aramızda derin bağlar vardır. Kendimizi güvenli sınırlarda hissediyor olmamıza ise katkıları büyüktür.
Ancak bu alandan çıkmadan yeni oluşumları gerçekleştirme şansımız da oldukça düşüktür. Konfor alanını bırakamayanlar zekalarının yaratıcı yönünü törpülemiş olurlar.
- Sorgulamaya İzin Verilmemesi
Özellikle geleneksel kültürlerde yer alan; bir bilene danışmak ve alınan cevapla yetinmek, bu olguya zarar veren faktörler arasındadır. Sorgulamak beynimizi, zihnimizi ve zekamızı kullanmak anlamı taşır. Sorgulanan ve öğrenme hedefi koyulan şeyler, yenilenmeye giden yoldaki mihenk taşlarıdır.
- Risk Almaktan Kaçınmak
Hayatta atılan tüm adımlar, içerisinde irili ufaklı riskler barındırır. Eğer ortaya bir zeka ürünü konulacaksa bu alanda yaşanabilecek olumsuzluklar veya karşılaşılması muhtemel engeller, vazgeçmek için bir sebep olmamalıdır. Aksine emeğin ve çabanın ışığı ile aydınlanmalıdır.
- Çevre Baskısı
Neredeyse ana rahmine düştüğümüz andan itibaren bize dayatılan toplumsal normlar, zihnimizde istem dışı olarak belli başlı kodların oluşmasına yol açar. ”Bunu denersek el alem ne der, yapamazsak herkese rezil oluruz, böyle bir fikir insanlar tarafından nasıl karşılanır” gibi yaklaşımlar bizi yolumuzdan alıkoyarak zekamızın yaratıcı bölümünü baltalar.
Bu noktada yapılması gereken; kendine inanmak olmalıdır! Elbette toplum kurallarını hiçe saymadan, ancak güvendiğimiz şeyleri gerçekleştirmek için atacağımız adımlarda, çevrenin söylemlerinden etkilenmeden yol almayı başarmak gerekir.
- Mental Yorgunluk ve Stres Faktörleri
Hayatın koşturmacası yoğun, zihnimiz hem maddi hem de manevi pek çok şey ile meşgul iken, yaratıcı zekamızın ön plana çıkması oldukça zordur. Çünkü bu noktada zihin yalnızca o anı yönetebilmek için programlanmış ve kısa vadeli çözümlere odaklanmıştır. Mental olarak ferah ve zinde hissedilen dönemlerde kişilerin çok daha üretken, yenilikçi ve yaratıcı yönlerinin açığa çıktığı gözlemlenmiştir.
Bunun için yapılması gerekenler ise; kendimize vereceğimiz küçük molalar, kısa tatiller, doğa ile baş başa ortamlar, yalnız, sessiz ve huzurlu bir mekan, meditasyon veya yoga gibi dinginleştiren ve zihin açan egzersizler şeklinde sıralanabilir.