Sonbahar Yorgunluğuna Karşı 10 Öneri!
Sonbahar yorgunluğu kendini farklı şekillerde gösteren, hem fizyolojik hem de psikolojik anlamda etkileri olan bir enerji düşüklüğü çeşididir. Özellikle eylül ile kasım ayları arasında sıkça rastladığımız bir sorun da diyebiliriz. Güneş yüzünü daha az göstermeye başlamış, tatil programları bitmiş, iş-okul hayatı aktiflik kazanmış, günler kısalmış ve dış mekanlarda geçirilen zaman azalmıştır. Hava sıcaklıklarında da bir takım dengesizlikler görülmesi kaçınılmazdır.
Örneğin bir gün modumuzu yükselten pırıl pırıl ve açık bir sabaha uyanırken, ertesi gün yağmurlu, karanlık ve puslu bir gün başlıyor olabilir. Bu durum da haliyle kendimizi yorgun, mutsuz, enerjisiz ve halsiz hissetmemize neden oluyor. İşte biz de bu yazımızda sizlere sonbaharın getirdiği yorgunluktan uzak kalıp, kendimizi daha zinde hissetmek için neler yapabileceğimiz ile ilgili bir takım ipuçları veriyor olacağız.
Sonbahar Yorgunluğundan Kurtulmak İçin Yapılması Gerekenler Nelerdir?
Öncelikle kısaca sonbahar yorgunluğunun tipik semptomlarını (belirtilerini) sıralayalım;
- Enerji düşüklüğü – halsiz hissetme
- Aşırı uyku, yataktan kalkarken zorluk çekme
- İştah değişikliği; karbonhidrat ağırlıklı beslenmeye karşı duyulan istek
- Kiloda artış
- Konsantrasyon azalması, hiç bir şey yapmak istememe
Peki Tüm Bunlardan Nasıl Kurtulabiliriz?
- Bol Sıvı Tüketin!
Su, maden suyu, taze sıkılmış meyve suyu, bitki çayı gibi sıvı takviyeleri ödemden kurtulmanıza yol açarak kilo alımını engeller. Böylece yorgun hissetme ihtimaliniz de azalmış olur.
Fındık, badem, ceviz, kabak çekirdeği gibi kuru yemişler; doğal E vitamini, demir, kalsiyum ve çinko kaynaklarıdır. Dolayısıyla bağışıklık sisteminize etkileri yadsınamaz! Ayrıca bu besinler, kan şekerinizi dengede tutarak vücudunuzun verimli çalışmasını destekler.
- Haftanın İki Gününü Balık Yemeye Ayırın
Mezgit, çipura, levrek ve daha pek çok omega 3 kaynağı ile bir yandan mutluluk hormonlarınızı yükseltirken öte yandan bağışıklığınıza ve kalp- damar sağlığınıza da katkıda bulunun.
- Haftanın İki Günü Karanfilli Su İçin!
1 litre ılık suyun içerisine karanfil koyarak bekleteceğiniz detoks suyunu içtiğinizde; vücudunuzda birikmiş toksinleri, zehirli maddeleri atabilir ve kronik yorgunluğunuzdan kurtulabilirsiniz. Aynı zamanda kilo kontrolü sağlayarak formda kalmak için de önemli bir adım atmış olursunuz.
- Günde 4-5 Porsiyon Taze Meyve ve Sebze Tüketmeyi İhmal Etmeyin!
Brokoli, karnabahar, ıspanak gibi demir ve sülfür zengini sebzeler muhakkak beslenme programınızdaki yerini almalı. Bir diğer yandan kivi, ananas, portakal, yaban mersini gibi meyvelerin de C vitamini deposu olduğu unutulmamalı ve sağlıklı bir vücut için bunlar mutlaka tüketilmelidir.
- Biyolojik Ritminizi Gözlemleyin ve Ona Özen Gösterin!
Belirli saatler arasında alınan uykunun yerini hiç bir şey tutmuyor! Kaliteli uyku vücudumuzun yenilenmesine, enerjimizin ve tüm organlarımızın tazelenmesine çok önemli katkılarda bulunuyor. Böylece güne daha olumlu duygularla başlıyoruz. Bu da bizi gün içerisinde olabilecek duygusal yeme ataklarından ve enerji düşüşlerinden uzak tutuyor. O nedenle 23:00 ile 06:00 saatleri arasında uykuda olmaya dikkat etmemiz gerekiyor.
- Haftada 150 Dakika Yürüyüş Hedefi Koyun ve Bu Hedefe Ulaşın!
Dünya Sağlık Örgütünün resmi açıklamalarına ve tüm branşlardaki hekimlerin ortak uzman görüşlerine göre; haftada 150 dakika orta tempoda yürümek, kronik hastalık riskini ve depresyon ihtimalini ciddi oranda azaltıyor. Bu nedenle şartlar el verdiği sürece açık havada olmak kaydıyla yürüyüş yapmayı asla ihmal etmemek gerekiyor.
- Beslenme Programınızda Baharatlara Mutlaka Yer Açın!
Zencefil, zerdeçal, sumak ve tarçın hem fizyolojik hem de psikolojik sağlığınıza olumlu etkileri olan ve doğadan gelen şifa kaynaklarıdır diyebiliriz. O nedenle bu baharatları direkt olarak veya yemeklerinize serpiştirerek kullanmaya önem vermelisiniz. Hücre yenileyici ve mutluluk hormonlarını harekete geçirici etkileri olduğunu da unutmamalısınız.
- Bağırsaklarınıza İyi Davranın!
Beyin bağırsak arasında önemli bir ilişki vardır. Bağırsak floranız ne kadar sağlıklıysa psikolojik sağlığınız da o kadar iyidir diyebiliriz. Ve bir de tabi ki diğer organların çalışması da doğal savunma sisteminizin yeterli olmasına bağlıdır. O nedenle kronik kabızlık veya ishal gibi durumlarda hekime başvurmayı geciktirmemelisiniz.
- Doğal Ürünlere Yönelin!
İşlenmiş, pakete girmiş, yağ oranı ve katkı maddesi yüksek gıdaların ne kadar zararlı olduğuna dair her gün çeşitli yayınlar okumakta ve görmekteyiz. Daha sağlıklı, dinç ve zinde hissedebilmek için; soframızda doğal olduğuna inandığımız ürünlere yer vermeye çalışalım. Örneğin; ev yoğurdu, ev salçası, doğal zeytinyağı, ev yapımı pekmez gibi…