Rasathane-i Amire’den Kandilli Rasathanesi’ne 150 Yıl
Kandilli Rasathanesi 150 Yaşında
Türkiye bilim tarihinin en önemli yapı taşlarının başında gelen Kandilli Rasathanesi, Rasathane-i Amire adıyla 1868 yılında kuruldu. Dönemin Fransız hükümeti, rasathaneyi meteorolojik ve bilimsel tahminleri telgrafla diğer merkezlere ulaştırılmasını desteklemiştir. Rasathane, ilk müdürü olan Aristide Coumbary’nın Avrupa’dan satın aldığı gözlem aletleri ile Pera’da 74 metre yüksekliğinde bir tepede kurulmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu’nda bilimsel astronomi sistemini medreseye ilk kez sokan Ali Kuşçu olmuştur. Kuşçu, kuruluşu 1450 yılına dayanan Semerkand Rasathanesi’ni kuran Uluğ Bey‘in öğrencilerinden biriydi.
Tanzimat Dönemi
Tanzimat dönemine kadar Osmanlı medreselerinde “eski” den şaşmayan ortaçağ astronomisi öğretilip bu derslerde de yine ortaçağın karanlık döneminde yazılan kitaplar kılavuz gösteriliyordu. 1838 yılında açılan rüştiyelerde (eski ortaokul derecesinde eğitim kurumu) ve 1869’da açılan idadilerde (eski lise derecesinde eğitim kurumu) astronomi bilimi yüksek ciddiyetle öğretilmeye başlanmış öyle ki astronomi bilimine verdiği önemle bilinen Harbiye Mektebi’ne Avusturya’dan hediye dürbün gelmiş, Kırım Savaşı sırasında Harbiye Mektebi‘nin binasının büyük bölümü yanmış ve bu dürbün de tamamı ile tahrip olmuştur.
XVII. Yüzyılda Kandilli
XVII. yüzyılda barometre, termometre ve bilumum ölçü aletlerinin keşfiyle fiziki açıdan atmosferin bilinmesi; yani nemi, sıcaklığı, basıncı, güneşleme derecesini, bulut tipini, rüzgarın doğrultusu ve şiddetini ölçümlemek bilim insanları için mümkün hale gelmiş, böylece farklı birçok gözlem istasyonunda birçok veri kazanımı söz konusu olmuştur. Geniş çevrelere yayılan meteoroloji istasyonlarında gözlem ve veri toplama büyütülerek geliştirilmiş fakat istasyonlar arasındaki iletişim hattı telgrafın keşfinden sonra düzene girmiş, bu veriler sistemleştirilip haritalara işlenerek bölgeler üzerinde hava tahmini yapılmasını sağlamış ve meteorolojik durumları takip etmek çok daha basit hale getirilmiştir.
1880 yılına gelindiğinde deprem dalgalarının aletlerle kayıt edilmesinden kısa bir süre sonra, 10 Temmuz 1894 tarihinde herkesi korkutan büyük İstanbul depremi olmuştur. Dönem İmparatorluk dönemi olduğundan bazı gelişmeler hala ortaçağ sistemiyle işliyordu ve bu yüzden bu büyük depremi inceleyecek deprem uzmanı sismik istasyon olmadığından depremin sismik kayıtları elde edilememiştir.
31 Mart Ayaklanmsı
31 Mart Olayı, ayaklanan bir kesimin birçok gözlem aletine ve sismografa zarar verip rasathaneyi kullanılamaz hale getirmişlerdir. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra büyük bir ayaklanma olmuştur. 12 Nisan 1908 tarihine rast gelen bu ayaklanma İstanbul’da yönetime karşı yapılmıştır. Eski düzeni getirmek isteyen bazı kesimlerin meydana getirdiği bu ayaklanma Meşrutiyete karşı olanların öncülüğündeydi. Bu olayı ortaya çıkaran kesimler Meşrutiyeti yıkıp eski düzeni Mutlakiyet sistemini geri getirmek istemişlerdir. Bu olaylardan sonra çok fazla tahribat yaşamayan parçalar korunmak üzere Kabataş Lisesi’ne emanet edilmiştir. Tahrip olmayan parçaların içinde 8 cm. çapında özel bir dürbün de bulunmaktaydı. Merkür gezegeninin güneşin önünden geçişini dönemin padişahı Yıldız Sarayı’ndan bu dürbünle gözlemlemiştir.
1970’li yıllarda yerbilim ve uzay konuları üzerinde araştırma ve gözlem yapan bölümleri Milli eğitim Bakanlığı’na bağlanan Kandilli Rasathanesi devlet geleneğine uygun olarak düzenlenmiştir.
Deprem Dede
1982 yılına dek Milli eğitim Bakanlığına bağlı olan kurum 1982’de Boğaziçi Üniversitesi’ne devredildi. 17 Ağustos 1999 yılında saat 03:02’de meydana gelen ve yaklaşık 45 saniye süren 7.4 büyüklüğündeki Gölcük depremi sonrası halkı bilinçlendirme konusunda takdire şayan özveri ve anlayış gösteren Ahmet Mete Işıkara sayesinde merak uyandıran ve bilinirlik kazanan Kandilli Rasathanesi, en güvenilir deprem ölçüm merkezi olarak çalışmalarını sürdürmektedir.