TarihYerli Erkek Ünlüler

Enver Paşa Kimdir?

Enver Paşa Kimdir? Vatan Haini mi? Sarıkamış Harekatı

instagram takipçi hilesi

Enver Paşa
Tam adı: İsmail Enver / Enver Paşa
Doğum tarihi: 23 Kasım 1881
Ölüm tarihi: 4 Ağustos 1922
Doğum yeri: Dilovası / İstanbul
Ölüm yeri: Belcuva, Abı-Derya Mevkii / Tacikistan
Ailesi: Ahmed Bey (babası), Ayşe Dilara Hanım (annesi), Nuri Killigil (kardeşi), Hasene Hanım (kardeşi), Mediha Hanım (kardeşi)
Eşi: Emine Naciye Sultan ( Sultan Mehmet Reşat’ın yeğeni)
Çocuk (ları): Ali Enver, Türkan Mayatepek, Mahpeyker Enver
Mesleği: Asker
Aktif Yılları: 1902-1922

Hakkında

Enver Paşa Kimdir? Enver Paşa özellikle Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde adı tarih sayfalarında sıklıkla geçen Osmanlı paşaları arasında yer alıyor. Bilhassa İttihat ve Terakki Cemiyeti’nde yaptığı çalışmalar ve 2. Meşrutiyet’in İlanı gibi tarihi olaylarda aktif rol oynamasıyla tarih sayfalarında önemli bir yer tutuyor.

Ancak tarihçiler ve halk tarafından hakkında en sıklıkla tartışılan konu Sarıkamış Harekâtı olarak bilinen ve yaklaşık 90.000 Türk askerinin donarak şehit olmasına neden olan askeri olaydır. Türk tarihine üzücü bir şekilde geçen ve birçok askerin ölümüne neden olan bu harekât Enver Paşa vatan haini mi gibi soruların tartışmasına yol açıyor.

Enver Paşa Kimdir?

Doğum tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte kendi hayatını kaleme aldığı yazılar ve yazdığı çeşitli mektuplar değerlendirilerek yapılan akademik araştırmalar neticesinde 23 Kasım 1881 veya 6 Aralık 1882’de doğduğu düşünülmektedir.

Ailesi aslen Manastırlı olan Enver Paşa İstanbul’un semtleri arasında yer alan Divanyolu semtinde dünyaya gelmiştir. Babasının ismi Ahmed, annesinin ismi ise Ayşe’dir. Babası Ahmed Bey’in Nafia Nezareti Fen Memurluğu ve Süre Emini gibi görevlerde bulunduğu bilinmektedir. Öte yandan ünlü tarihçi Şevket Süreyya Aydemir yaptığı bazı akademik araştırmalarda Ahmed Bey’in Gagavuz Türklerinden olduğunu öne sürmektedir.

Kendisi haricinde 3 kardeşi daha bulunmaktadır. Kardeşleri Hasene Hanım, Nuri Paşa ve Mediha Hanım’dır. Babaannesinin isminin Şükriye Hanım olduğu bilinmektedir. Nuri Paşa aynı zamanda adını Türk tarihinde Nuri Killigil olarak duyuran Cumhuriyet tarihindeki ilk silah fabrikasının da kurucusudur.

Enver Paşa eğitim hayatına henüz üç yaşındayken İstanbul’da başlamıştır. İstanbul’da bulunan İptidai Mektebinde bir süre eğitim görmüştür. Altı yaşlarına geldiğinde babasının Manastır’a tayin edilmesinden dolayı ailesiyle birlikte İstanbul’dan Manastır’a taşınmıştır.

Manastır’a taşındıktan sonra Manastır Askeri Rüştiyesi’de eğitim görmeye başlamıştır. Burada 1306-1309 (1889-1893) yılları arasında yaklaşık 4 yıl eğitim almıştır. Rüştiye eğitimini bitirdiği dönemde kardeşlerinin evlenmesi nedeniyle Manastır’da bulunan evleri satılmıştır. Kendisi ise Selanik’e gönderilmiştir.

Selanik’e 1309 (1893) yılında gelen Enver Paşa burada Manastır Askeri İdadisi’nde eğitim görmeye başlamıştır. İdadi eğitimini başarıyla tamamladıktan sonra Harbiye’de eğitim görmeye başlamıştır. Harbiye eğitimini büyük başarıyla tamamladı ve 9. olarak okuldan mezun oldu.

Harbiye eğitiminin ardından Erkan-ı Harbiye’de eğitim görmeye başladı. Burada da başarısıyla dikkat çekmeyi başardı ve Erkan-ı Harbiye eğitimini dereceyle bitirdi. Daha sonrasında Erkan-ı Harp Yüzbaşısı rütbesiyle Makedonya’da bulunan 3. Ordu’da göreve başladı. İlk görev yeri ise 13. Topçu Alayı birliğidir.

Erken Dönemlerde Enver Paşa

Enver Paşa Türk tarihinde esas olarak askeri kariyerinde yaşadığı olaylarla tanınmaktadır. Birçok yerde asker olarak görev yapmasının yanı sıra çeşitli siyasi olaylarda da yer alarak adını o dönemlerde halka duyurmayı başarmıştır.

Kendisi hakkında bilinen ilk siyasi olayı henüz Harbiye’de eğitim görürken gerçekleşmiştir. Amcası olduğu bilinen Halil Paşa ile birlikte Yıldız Sarayı’na götürülmüş ve burada sorgulanmıştır. Ancak herhangi bir hüküm giymeden serbest bırakılmıştır.

Askerlik kariyerinde ilk görev yeri olan 13. Topçu Alayı’nda 8 ay kadar staj görmüştür. Bu staj esnasında Bulgar çeteleri tarafından çeşitli ayaklanmalar ve isyanlar gerçekleştirilmeye başlamıştır. Bağlı olduğu 13. Topçu Alayı ile birlikte bu isyanların bastırılması için düzenlenen harekatlarda aktif görev almıştır.

1903 tarihinde ise Makedonya’nın kuzeyinde yer alan Koçana’da  20. Piyada Alayı’nda görevlendirildi. Bu alayda yaklaşık 1 ay görev aldıktan sonra 19. Piyade Alayı’na tayin edildi. 1904 yılına gelindiğinde ise Nisan ayında Üsküp’te bulunan 16. Süvari Alayı’na gönderildi. Aynı yıl Ekim ayında ise İştip’te tayin edilerek 2 ay boyunca burada görev yaptı.

Bahsedilen görevlerinin ardından tekrar Manastır’a dönüş yaptı. Manastır’a döndüğünde kurmaylık dairesinde bir aya yakın çalıştı. Daha sonrasında ise yine Manastır’da bulunan Mıntıka-i Askeriyesi’ne bağlı Kırçova ve Ohri mıntıkalarında müfettiş unvanıyla gönderildi.

7 Mart 1905 tarihine gelindiğinde ise kendisine kolağası görevi verildi. Kolağası olarak görev yaptığı dönemde tekrar Arnavut, Bulgar ve Rum çetelerinin ayaklanmaları başladı. Bu ayaklanma ve isyanları bastırmada görev alan Enver Paşa isyanları başarıyla bertaraf etti. Bu başarısının ardından Liyakat Madalyası, Mecidiye Nişanı ve Osmaniye Nişanı gibi madalyalarla ödüllendirildi. Bunun yanı sıra binbaşı rütbesine de yükseltildi.

Enver Paşa ve İttihat Terakki Cemiyeti

Askeri hayatına adım attıktan sonra bilhassa Bulgar çetecilere karşı yer aldığı harekatlar milliyetçilik konusundaki fikirlerinin de gelişmesine yol açmıştır. 1906 yılının Eylül ayında binbaşılık rütbesine yükseldikten sonra bir dönem Selanik’e gitmiştir.

Selanik’te bulunduğu sürede aynı dönemlerde henüz yeni kurulmuş olan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’ne üye olmuştur. Amcası Halil Paşa’nın önerileriyle cemiyetin 12. üye olarak katılan Enver Paşa daha sonrasında Manastır’a tekrar dönüş yapmış ve burada cemiyetin örgütlendirilmesini arttırmak amacıyla çeşitli faaliyetlerde bulunmuştur.

Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin ardından daha sonra tarihe geçecek olan İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne de üye olmuştur. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin önemli isimleri arasında yer almayı başarmış ve çeşitli eylemlerde bulunmuştur.

İttihat ve Terakki’ye bağlı olarak gerçekleştirdiği en önemli eylem ise aynı zamanda kız kardeşinin de eşi olan Selanik Merkez Kumandanı olarak görev yapan Kurmay Albay Nazım Bey’in suikast girişimidir. Suikast girişimi başarısızlıkla sonuçlanmış ve Enver Paşa İstanbul’da askeri mahkemeye sevk edilmiştir.

Ancak İstanbul’a gitmeyi kabul etmemiş ve dağa çıkmıştır. Bir ihtilal başlatmak amacıyla Manastır’a doğru yola çıkmış, fakat Resneli Ziya Bey’in de dağa çıktığı haberi gelince yönünü Tikveş’e çevirmiştir. Burada cemiyeti yayma girişimlerinde bulunmuş ve Ohrili Eyüp Sabri Bey gibi isimlerde yanında yer almıştır.

Gerçekleştirdiği faaliyetlerle İttihat ve Terakki’nin önemli isimleri arasında yer almayı başarmıştır. Aynı zamanda gerçekleştirdiği ihtilal girişimiyle 2. Meşrutiyet’in ilan edilmesine de neden olmuştur. 2. Meşrutiyet’in ilanına kadar gittiği her bölgede anayasanın tekrardan yürürlüğe alınması ve hürriyetle ilgili etkileyici konuşmalar gerçekleştirmiştir. Bunun yanı sıra oldukça görkemli törenler düzenleyerek 2. Meşrutiyet’in ilanı için gerekli zemini hazırlamıştır.

Enver Paşa Yer Aldığı Önemli Savaşlar ve Harekatlar

Meşrutiyet’in ilan edilmesinden sonra 1909 yılında Berlin Askeri Ataşesi görevine atanmıştır. Bu kapsamda bir süre Almanya’da bulunan Enver Paşa Alman kültürünü yakından inceleme fırsatı bulmuştur. Bu dönemlerde Alman sempatizanlığı başlayan genç paşa bulunduğu çevre tarafından sıklıkla desteklenmiştir.

Berlin’de görev yaptığı sırada ise tarihe 31 Mart Olayı olarak geçen isyan meydana geldi. Meydana gelen bu ayaklanmayla birlikte geçici süreliğine İstanbul’a döndü. Ayaklanmayı bastıracak olan orduda aktif olarak yer aldı ve harekatın bastırılmasında önemli bir rol oynadı.

31 Mart Olayı’nın bastırılmasının ardından tekrar Makedonya’da gerçekleştirilen çetecilik faaliyetlerini durdurmak ve denetlemek için görevlendirildi. Bir süre Manastır, Selanik, Köprülü, Tikveş ve Üsküp’te bulundu. Bu esnada hem çetecilik faaliyetlerini bastırmakla ilgilendi hem de İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne bağlı olan önemli isimlerle çeşitli konular hakkında görüşmeler sağladı.

1911 yılında ise İşkodra’da meydana gelen Malisör İsyanı’nı bastırmak için görevlendirdi. Malisör isyanını başarılı bir şekilde bastırmasının yanı sıra İttihat ve Terakki Cemiyeti ve Arnavut üyeler arasında oluşan bazı sorunların çözülmesinde de önemli rol oynadı.

İşkodra görevini tamamladıktan sonra tekrar Berlin’e dönmeyi planlasa da aynı dönemlerde Trablusgarp Savaşı patlak verdi. O dönemlerde Osmanlı Devleti çeşitli nedenlerden dolayı Trablusgarp’a düzenli ordu gönderemedi. Enver Paşa bu nedenle İtalyanlara karşı bölge halkıyla savaşma fikrini ortaya koydu. Bu düşüncesini İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne  kabul ettirmeyi başardı.

İtalyanlara karşı mücadele etmek için o dönemlerde kolağası olarak görev yapan Mustafa Kemal (Atatürk) ve Binbaşı Fethi Bey ( Okyar) ile birlikte Trablusgarp’a hareket etti. Burada yaklaşık 1 yıl boyunca İtalyan kuvvetlerine karşı direniş gösterdi. Ancak aynı dönemlerde Balkan Savaşları’nın başlaması nedeniyle beraberindeki subaylarla birlikte İstanbul’a dönmek zorunda kaldı.

İstanbul’a döndükten sonra ilk olarak Balkan Savaşları’nda yer almıştır. Özellikle düşman birliklerinin Çatalca bölgesinde durdurulmasını sağlayarak savaş için önemli bir başarı kazanmıştır. Ancak bu dönemlerde çeşitli nedenlerden dolayı Balkan Savaşları kaybedilmiştir.

Balkan Savaşları’nın yenilgiyle sonuçlanmasından sonra dönemin hükümetinde yer alan Kamil Paşa savaşı siyasi görüşmelerle çözümlemek istedi. Bulgar Hükümeti ile yapılan görüşmelerde Bulgarlar Edirne’nin kendilerine bırakılmasını talep ettiler. Kamil Paşa’nın bu talebe sıcak basması nedeniyle Enver Paşa ve Talat Paşa Bab-ı Ali Baskını’nı gerçekleştirdi.

Gerçekleştirilen baskın sonucunda Kamil Paşa hükümeti devrildi. Yerine İttihat ve Terakki Cemiyeti geçerek yönetimde üstünlük kazandı. Ardından Edirne’ye doğru yola çıktı. Bu esnada Bulgar orduları başka cephelerde savaşmayı sürdürmekteydi. Bu nedenle Enver Paşa büyük bir direnişle karşılaşmadan Edirne’ye ulaştı. Bunun ardından halk arasında da bilinirliği ve saygınlı arttı ve Edirne Fatihi olarak nitelendirildi.

Bu gelişmelerin ardından kısa sürede önce albaylığa, hemen ardından da generalliğe yükseltildi. Aynı dönemlerde Harbiye Nazırı olarak görev yapan Ahmed İzzet Paşa zorla istifa ettirildi ve yerine Enver Paşa atandı. Nazırlığa atanmasının ardından da dönemin padişahı Mehmet Reşat’ın yeğeni olan Emine Naciye Sultan’la evlendi.

Sarıkamış Harekatı

1. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte Osmanlı Devleti savaşa dahil oldu. Harbiye Nazırı olarak görevini sürdüren Enver Paşa savaş döneminde Kafkas Cephesi’nin komutanlığı görevini sürdürdü.

Bu cephede görev aldığı sırada özellikle Batum ve Kars’ı Ruslardan geri almak istedi. Bu amaçla 150.000 kişilik orduyla birlikte Rusları arkadan çevirmeyi planlayarak Sarıkamış Harekatı için başlatma kararı aldı. Ancak dönemin paşalarından olan Hasan İzzed Paşa iklim koşulları ve coğrafi şartlar gibi nedenlerle harekata karşı çıktı. Bunun sonucu olarak Hasan İzzed Paşa’yı görevinden alındı.

Emrinde bulunan diğer subaylarda benzer şekilde arazi ve iklim koşullarını öne sürerek harekat yapılmaması konusunda ısrarcı oldu. Ancak Enver Paşa bu ısrarları dinlemeyerek 150.000 kişilik orduyla Sarıkamış’a doğru yola çıktı.

Ordu daha Sarıkamış’a ulaşamadan Allahuekber Dağları’nda yaklaşık 90.000 asker donarak şehit oldu. Sağ kalan askerlerin büyük bir çoğunluğu ise Ruslarla girilen mücadele de şehit edildi. Bu büyük hezimetin ardından Enver Paşa İstanbul’a geri döndü.

Enver Paşa’nın Ölümü

İstanbul’a döndüğü dönemde Sarıkamış Harekatı kapsamında uğradığı hezimet neticesinde saygınlığı büyük ölçüde sarsıldı. Aynı dönemlerde kendisine yakın bulunan isimlerden Talat Paşa’nın hükümetinin devrilmesi ve Vahdettin’in padişah olmasıyla birlikte nazırlık görevinden alındı.

Nazırlık görevinden alınmasının ardından İngilizler tarafından kendisi ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin bazı üyeleri hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Bu kararın ardından beraberinde çeşitli cemiyet üyeleriyle birlikte yurtdışına kaçtı. İlk olarak Odessa ve ardından da daha önce görev aldığı Berlin’e geçti. 1 yıl kadar süreyle Berlin’de farklı bir kimlikle saklandı.

Berlin’de bulunduğu sürede Sovyet gazeteci ve siyasetçi olan Karl Radek ile çeşitli görüşmeler gerçekleştirdi. Gazeteci tarafından Moskova’ya davet edildi. Moskova’ya geçtikten sonra burada Lenin ve Çiçerin gibi isimlerle görüşmeler gerçekleştirdi.

1920 tarihinde ise Bakü’ye geçiş yaptı. Burada Birinci Doğu Halkları Kurultayı’na katıldı. Kurultayda Tunus, Fas, Cezayir ve Libya’yı temsil etti. Fakat gerçekleştirdiği görüşmelerde Sovyet hükümetinin Türk ve Müslümanların bağımsızlık görüşlerini desteklemediği kararına vardı. İstediği sonuçları elde edemediği için tekrar Berlin’e dönüş yaptı.

Talat Paşa’nın öldürülmesinin ardından ise tekrar İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin önde gelen isimleri arasında yer almayı başardı. 1921 yılında Ankara Hükümeti tarafından gönderilen Bekir Sami Bey’le görüşmek üzere tekrar Moskova’ya geçti. Yaptığı görüşmelerde Milli Mücadele hareketine katılmak istediğini belirtti. Ancak bu isteği kabul edilmedi.

Enver Paşa Milli Mücadele hareketinde yer alamayacağını anlayınca bu kez Türkistan hareketini desteklemek üzere Orta Asya’ya doğru yola çıktı. Burada Basmacı Hareketi’ne katıldı. Ancak Basmacı liderleri tarafından Rus casusu ve Cedidçi olabileceği gerekçesiyle tutuklandı. 1 yıl kadar tutuklu kaldıktan sonra kurtulmayı başardı.

Daha sonrasında tekrar Basmacıları örgütleme çalışmalarına başladı. Bu amaçla ilk olarak Duşenbe yakınlarında bulunan kışlaklara gitti. Ancak aynı dönemlerde Ruslar Duşenbe kışlaklarını ele geçirdi. Bu nedenle Satılmış kışlağına doğru geri çekildi. Son olarak aynı bölgede bulunan Belcuvan’da karargah kurdu.

4 Ağustos 1922 tarihinde kurduğu karargahta Kurban Bayramı için bayramlaşma töreni düzenlendi. Bu tören esnasında Ruslar tarafından karargaha baskın düzenlendi. Bu baskın esnasında Enver Paşa ve beraberinde otuza yakın askeri öldürüldü. Naaşı Cegan Tepesi’ne defnedildi.

1996 yılında dönemin hükümetinin girişimleriyle cenazesi Türkiye’ye getirildi ve Şişli’de bulunan Abide-i Hüriiyet Tepesi’ne defnedildi.

Enver Paşa Vatan Haini mi?

Bilhassa Kafkas Cephesi’nde uğranan büyük yenilgi Enver Paşa vatan haini mi tartışmalarına yol açıyor. Bu nedenle büyük bir kesim tarafından uzun bir dönem boyunca hain olarak atfedilmiş. Ancak başta İlber Ortaylı olmak üzere birçok tarihçi bu görüşü kabul etmemekte.

Enver Paşa bilhassa karakteristik açıdan incelendiğinde oldukça hayalperest ve maceracı bir yapıya sahip olduğu açıkça görülüyor. Aynı zamanda idealist bir kişiliğe sahip olması, Jön Türk hareketi gibi akımlardan fazlasıyla etkilenmiş olduğu da biliniyor.

Bunların hepsi bir arada değerlendirildiğinde bilhassa hayatının ilerleyen dönemlerinde askeri açıdan mantıklı ve akılcı kararlar değil, daha çok hayalperest ve hırslı bir yaklaşım sergilediği sonucu ortaya çıkarılabilir. Bu duruma örnek olarak Harbiye Nazırlığı görevinde yer almak için üst kademelere yaptığı baskılar örnek gösterilebilir. Dönemin Harbiye Nazırı’na karşı ordunun gelişmesini sağlayacak faaliyetlerde bulunmadığı yönünde ağır eleştirilerde bulunmuş ve kendisinin göreve getirilmesi için oldukça çaba sarf etmiştir.

Karakter yapısı gereği aldığı aşırı idealist, hırslı ve mantığa yatkın olmayan kararlar ise başta Sarıkamış Harekatı olmak üzere pek çok olayda başarısızlığa uğramasına neden olmuştur. Ancak yanlış kararları ve başarısızlığı hainlik iç güdüsüyle değil, aksine aşırı milliyetçi duyguları neticesinde ortaya çıkmıştır. Pek çok tarihçi de bu düşünceyi savunmakta ve Enver Paşa vatan haini mi sorusuna hayır yanıtını vermektedir.

Videoları

Fotoğrafları

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu