Edip Cansever Şiirleri ve Sözleri!
Edip Cansever Türk edebiyatının en sevilen ve en çok okunan şairlerinden biridir. 8 Ağustos 1928 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Şairliğinin yanı sıra aynı zamanda bir ticaret adamıdır ve Kapalıçarşı’da uzun yıllar antika dükkanı işletmiştir. Türk edebiyatında ise ikinci yeni akımının temsilcilerinden biri olarak yerini almıştır.
Cumhuriyet döneminde, tiyatro ve hikaye türlerinden esinlenerek pek çok eser kaleme almıştır. Adının başında Ömer ismi de vardır ama şair bunu çok az şiirinde kullanmıştır. Şiir yazmak onun için adeta bir tutku olmuştur ve şiiri her daim hayatının merkezinde tutmuştur. Yenilikçi özelliğine ise hem şiirlerinde hem de söylediği özlü sözlerde rastlamak mümkündür.
İşte biz de bu yazımızda sizlere edebiyatımızın ölümsüz şairi Cansever’in eserlerinden ve sözlerinden bazı örnekler sunuyor olacağız. Konuya ilişkin videolara ise yazımızın son bölümünde ulaşabilirsiniz.
Edip Cansever Şiirleri
YERÇEKİMLİ KARANFİL
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
Sen karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce. – Edip Cansever
SEVDA BİR ATEŞ BULDU SENDE
Sevda bir ateş buldu sende, eğilip öptü seni
Artık kimse denizi bilmiyor.
Dirseklerini masaya koyuşundan belli
Gelip geçen bir günü bitirmek istemediğini
Sevda bir umut buldu sende.
Ey bir yolcu listesinde bir ölüyü arayan
Artık kimse gözlerini bilmiyor.
Şunu imzala
Bir mektup, bir telgraf alındısı değil
Unutulmuş bir sevdadır kapısını çalan
Ve sevimsiz bir terlik gibi duran odan
Kimse artık bir şey giymek istemiyor.
Sonra bir pencereden kendine
Ayışığı gibi vuran sen
Ne sana ne başkasına benziyor.
Ve işte bir dip balığı su boşluğunda
Çırparaktan yüzgeçlerini
Hiç kimseye uymayan bir mevsim öneriyor. – Edip Cansever
Bitti O Sevda
Bitti o sevda kesildi çığlıkları martıların
Su gibi bitti, suya karşıt gibi bitti
İtti kıyıyı adına deniz dediğimiz şey
Unuttuk ikimiz de her türlü yetinmezliği
İçinden Doğru Sevdim Seni
İçinden doğru sevdim seni
Bakışlarından doğru sevdim de
Ağzındaki ıslaklığın buğusundan
Sesini yapan sözcüklerinden sevdim bir de
Beni sevdiğin gibi sevdim seni
Kar bırakılmış karanlığından.
Yerleştir bu sevdayı her yerine
Yüzünde ter olan su damlacıklarının
Kaynağına yerleştir
Her zaman saklamadığın, acısızlığın son durağına
Gül taşıyan çocuğuna yerleştir
Ve omuzlarına, daracık omuzlarına
Üşümüş gibisin de sanki azıcık öne taşırdığın
Tam oraya..
Edip Cansever Sözleri..!
- Bu yüreğe bu kadar acı fazla dersin bazen kendine ama hata bizde. Küçücük bir yürekle kocaman sevmek ne haddimize.
- “Yani yaşıyor olmak.. Yaşamakla bağdaşmaz bazen.”
- “Umutsuzluğumu büyütüyorum” diyorsun, yalan!
- Ah bu nisan yağmurları, Hüznünü kaybetmiş çocuklar gibi şaşkın.
- Ben biraz “ertesi gün” gibiyim.. Eksiğim, unutkanım, öyleyim.
- “Sanki hiç bir şey uyaramaz içimdeki sessizliği, ne söz ne kelime, ne hiçbir şey.”
- “Öyle bir çık ki karşıma her baktığımda ilk defa görüyormuşum gibi, az kalsın ölüyormuşum gibi hissedeyim seni.”
- “Günün acılarını geçiyorum işte kendime iyilikler söyleyerek; Tane tane yenilgiler bırakarak arkamda…”
- Bir yerimiz varsa bu dünyada, her şey insanca olmalı. Sevmek de, yaşamak da, ölmek de.
- İyi sözler söylenmiş bir kadın gibi güzelleşiyor dünya.. – Edip Cansever
- İnsanın insandan aldığı bütün yaraların merhemi insandadır diyorum sana..
- Kim ne derse desin ben bu günü yakıyorum. Yeniden doğmak için çıkardığım yangından…
- Yaşamım bir şarkıcının iç çekme anıdır beş mevsim yaşarım yılda..
- Doğasın sen doğasın yarat beni yeniden. Ey yalnızlığımı kuşatan yalnızlık…
- Ben yorgunum anlamaktan bir duvar bir tebeşir gibi yazmaktan yazılmaktan.
- Sınırsız bir uykusuzluktur böyle. Her yolculuğum benim. Koşuşan geyiklerle dopdolu ve uçan balıklarla…
- Sedef kakmalı bir tramvay geçiyor yakınımızdan. İnce bir org sesini sürükleyerek… Benekli bir örtü çekiyor üstüne dünya. Hepimiz kayboluyoruz.