Tasarıma yeni bir anlam kazandıran Bauhaus akımı, kısa sürede Almanya’dan bütün dünyaya yayılmış ve yakın zamanda kullanmış olduğumuz ürünlerin genel olarak karakterini ortaya çıkarmıştır. Standart tasarıma karşı ortaya çıkmış Bauhaus akımı, sanatın zanaat ile mimari arasında bir bütünlük oluşturabileceğine inanmıştır.
Bauhaus Akımı Nedir?
Bauhaus akımı, endüstriyel üretime bambaşka bir boyut getirmiştir. Almanya’da 1919 yılında ortaya çıkmış olan bu akım, mimarinin kaderini değiştirmeyi ilkesi olarak belirlemiştir. Bauhaus akımına göre heykeltraşlık, ressamlık ve mimarlık gibi sanatsal faaliyetlerden ayrılamayacak önemli bir bütündür.
Bauhaus akımı, 20. yüzyıla yön vermiş olan oldukça önemli bir dönemdir. Bauhaus insanı da diziksel zindeliğinden sosyal ilişkilerine, giyiminden yaşam tarzına kadar modern bir insandır.
Bauhaus; 1919 yılında Alman mimar ve tasarımcı olan Walter Gropius tarafından kurulmuş olan hem sanat kültürü merkezidir hem de uygulamalı güzel sanatlar okuludur. Gropius sonrasında dört sayfadan meydana gelen kapağının tasarlanmış olduğu bir manifesto yayınlayarak büyük sükse yapmıştır.
Manifestoda gösterilmiş olan faaliyetlerin tek amacının bina olduğundan söz eder. Yenilik, bütünlük ve işlevsellik kavramlarının sıkça irdelendiği manifesto; dönemin sanatçılarını olumlu yönde etkilemiş ve sanatçılar da tasarımlar için birtakım söylemler geliştirmiştir.
Yeni Bir Sosyal Düzen Arayışı
1919 yılının ilk baharında Almanya karışıklık içindeyken Bauhaus Okulu açılmıştır. Almanya’nın savaşta önemli bir yenilgiye uğramış olması, kültürel, politik ve ekonomik alanlarda önemli sarsıntılar yaratmış, krallık dönemleri tarihin tozlu sayfalarına karışarak her düzeyinde yeni bir sosyal düzen arayışı start almıştır.
Sanatla Endüstrinin Birleşme Noktası
Werkbund hareketi içinde bulunan Walter Gropius, tasarım sanatlarının ve güzel sanatların ortak köklerini görerek Bauhaus’da endüstri, zanaatkar ve sanatçı arasındaki bağları bir kez daha kurmayı ve bu sayede sanatla endüstriyi birleştirmeyi düşünmekteydi. Werkbund’dan Behrens’in üç yıl asistanlık görevinde bulunan Gropius ilk mimari deneyimini edinerek yeni oran ve nesnellik teorilerini öğrenmiştir.
Gropius, tasarım ve güzel sanatlarının ortak kökenlerini görerek, bu okulda, endüstri, zanaatkar, mimar ve sanatçı arasında bulunan bağları yeniden kurmayı ve bu sayede endüstri ile sanatı birleştirmeyi amaçlamaktaydı.
Uygulamalı çalışmalar Bauhaus’ta oldukça önemlidir. Atölyelerin kimileri:
- Baskı
- Seramik
- Tekstil
- Ahşap
- Metal
- Duvar
- Boyama
- Mobilya
Atölyeler araştırma laboratuvarları gibi değerlendirilmiş, endüstrinin ihtiyacı olan modüller, söz konusu atölyelerde hazırlanmıştır. Bauhaus’ta ilk kez endüstrinin ihtiyaçlarını karşılama amacı ile tasarımlar hazırlanarak, seramik, baskı, metal, cam ve tekstil atölyelerinde prototipler yapılarak fabrikalarda birçok farklı türden çok sayıda üretim gerçekleşmiştir.
