Wabi-Sabi Nedir?
Wabi-Sabi, birine yaşamdaki kusurları ve geçici şeyleri kabul etmesini söyleyen bir Japon felsefesidir. Fikir, Japon kültüründe tüm sektörlerde, mimaride, sanatta, işletmede ve yaşamda uygulanan bir estetiğe dönüştü. Wabi-Sabi kavramı Budizm’den türemiştir. Budizm’de üç varoluş işareti (sanboin), süreksizlik, ıstırap ve boşluk vardır.
Bu felsefe sadelik, kusurlar ve nihayetinde kendimizin,uygunsuz geçici veya sürekli kusurlu hayatlarının takdir edilmesi ile karakterizedir. Bu konsept, her şeyi mükemmel ve güzel yapmak için doğal içgüdülerimize meydan okuyor. Biz ne zaman bir nesneyi kırsak atarız veya nesneyi tamir ederiz. Böylece nesne tekrar orijinal mükemmel halini alabilir. İşte Japonlar buna inanmıyor.
Yaklaşık 700 yıl önce, Japonyaların uyanıp aydınlanmayı (satori olarak da bilinir) başarmanın ilk adımının Wabi Sabi’yi anlamak olduğuna inanıyordu. Bu terimin anlamı birçok şekilde yorumlanmıştır, ancak bugün genel olarak doğal sadeliği takdir etmenin bilgeliği olduğu anlamına gelir.
Wabi Sabi’nin en iyi örneği çömleklerinde görülür. Japon çay törenlerinde kullanılan çanak çömlek tarzı, tamamen birbirine benzemeyen su bardağı ve kapları göstermektedir. Her bir kap ya da saksı belki de düzensiz bir şekle, bitmemiş kenarlara sahiptir. Bunların hepsi kusurların çömlekçiliği daha anlamlı kılan unsur olduğunu göstermektedir. Tıpkı biz insanlar olarak vaat ettiğimiz veya vaat etme şeklimiz gibi, kişiliğimizin bizi gerçekte kim olduğumuzu belirleyen bazı unsurları vardır. Yara izi, ben izi veya parmak izi bize kişisel otantik kalitemizi yansıtır.
Batı Kültürüne İlham Verdi
Batı kültürü de bu eşsiz ve insan felsefesine benziyor. Wabi Sabi, Potter Bernard Leach tarafından başlatılan Avrupa Estetik Hareketi’nin arkasındaki ilham kaynağı olmuştur. Ayrıca Marcel Theroux tarafından sunulan 2009 yılında “Wabi Sabi’nin Aranması” adlı TV dizisi olarak da ekranlarda yerini almıştır.
Wabi-Sabi günümüzde sempozyumlarda, sanat galerilerinde tasarım konferanslarında ve dekorasyon dergilerinde sıkça tartışılmaktadır. Modern mimarinin pürüzsüz ve temiz çizgileri Wabi-Sabi’nin düzensiz çizgilerine ve asimetriklerinin karşıtıdır. Japonya’daki diğer kültürler de benimsendiği gibi teknolojik hayatın yükselişi ve organik safhanın mukayeseli bir biçimde değerlendirilmesi fırsatını sunmuştur.
Dünya üzerindeki sınırlamaların farkındalığı arttığı için Wabi-Sabi gibi bir kavrayış biçimi yeni bir takdir kazanmış oldu. Wabi-Sabi 21. yüzyılda Japon kültürünün bir parçası olarak kabul edildi.
”Popüler kültürle birlikte ve teknolojinin gelişmesiyle hayatımız daha da kolaylaştı lakin yaşamımızdaki güzel olan ayrıntıları görmez olduk. Bizim için asıl önemli olanı göremedik ve belki de neye odaklanmamız gerektiğini bu kalabalıkta kaybettik. Wabi-Sabi hayat tarzı; hayatımızdaki güzel ayrıntıları görmemizi engelleyen her şeyi reddetmektedir. Doğallığı ve deneyimi savunan bir felsefedir. Şükretmeye ve değer bilmeye önem vermektedir. Tıpkı Feng Shui gibi bir yaşam felsefesidir. Fakat Feng Shui’ye göre daha ılımlıdır ve daha sakin bir duruşu temsil eder. Rekabet etmekten kurtulmamız gerektiğini anlatır. Özgürce düşünmeye odaklanmamız gerektiğini anlatır. Kalbimizi daha derin duygulara; sevgiye, aşka açmamız gerektiğini vurgular.”
Doğal, yalın ve sade olanın güzelliği: Wabi-Sabi