Kıyamet Saati Nedir?
25 Ocak 2023 tarihinde, CNN‘in bildirdiği üzere, bir grup bilim insanı bir saat kurdu. Bu haber inanılmaz derecede önemsiz ve sıradan bir şey gibi görünebilir, ancak aslında bundan biraz daha fazlası var. Söz konusu saat ‘Kıyamet Günü Saati’ ve bilim insanlarından oluşan ekip, saati 1947 yılında kuran ve web sitelerinde ‘nükleer risk, iklim değişikliği ve yıkıcı teknolojilere odaklanan, dünya çapında tanınmış liderlerden oluşan seçkin bir grup’ olarak tanımlanan Bulletin of the Atomic Scientists‘i temsil ediyor.
Kıyamet Günü Saati, iklim değişikliği, nükleer yok oluş ya da başka bir tehdit nedeniyle insanlığın tamamen yok olmaya ne kadar yakın olduğunu gösteren görsel bir metafordur. Ve bu kez, insanlığın yok olacağı metaforik nokta olan gece yarısına 90 saniye kalaya ayarlandı. Bu, saatin 70 yılı aşkın tarihinde bu noktaya en çok yaklaştığı anı temsil ediyor. Bulletin Başkanı ve CEO‘su Rachel Bronson yaptığı açıklamada, ‘Benzeri görülmemiş bir tehlike döneminde yaşıyoruz ve Kıyamet Saati bu gerçeği yansıtıyor’ dedi.
Kıyamet Saati Nedir?
1947: Bir Metafor Doğuyor
Chicago Üniversitesi’ne göre 1947 yılında dünya atom bombasının tehlikelerinin farkına varmaya başlamıştı. Atomic Archive‘a göre, sadece iki yıl önce, Hiroşima ve Nagazaki‘de iki tanesi savaşta kullanılmış ve tahminen 100.000 kişinin ölümüne neden olmuştu. Ayrıca, Dış İlişkiler Konseyi‘nin açıkladığı gibi, ABD ve Sovyetler nükleer silahlanma yarışına girmenin eşiğindeydi.
Belki de ironik bir şekilde, Kıyamet Saati‘nin yaratılmasına yol açan, nihai atom bombasının temellerini atan gizli hükümet programı olan Manhattan Projesi‘nden sorumlu bazı kişilerdi. Proje üzerinde çalışan herkes bunun sivillere karşı kullanılacak bir bombaya yol açacağını bilmiyordu ve şüphelenenler ya da bilenler de üniversitenin deyimiyle ‘kuşku duyuyordu’.
Bombaların atılmasından birkaç yıl sonra, bilim adamlarından oluşan bir ekip, nükleer silah teknolojisinin tehlikeleri ve diğer ‘varlığımıza yönelik insan yapımı tehditler’ konusunda halkı eğitmeyi amaçlayan bir grup oluşturdu. Tüm bunların sonucunda Kıyamet Günü Saati ortaya çıktı ve 1947 yılında piyasaya çıktığında gece yarısına yedi dakika kalaya ayarlandı.
2007: İklim Değişikliği Karışıma Giriyor
İklim bilimi ve atom bilimi birbirinden tamamen farklı iki alandır. Ancak bu iki alan, her birinin insanlığın sonunu getirebilecek konularla ilgilenmesi bakımından örtüşmektedir. 2007 yılında Bulletin of Atomic Scientists, Kıyamet Saati‘nde ifade edilen risk faktörleri listesine iklim değişikliğini de resmen eklemiştir. Oxford Üniversitesi iklim fizikçisi Raymond Pierrehumbert, ‘İklim felaketinin etkisinin, en üst düzeyde, küresel termonükleer savaşa eşit veya daha kötü olabileceği göz önüne alındığında, saatin ayarlanmasında kabaca eşit derecede önemli olduklarını düşünebilirsiniz’ dedi.
Bunun sonucu olarak şu anda mecazi saatin ibrelerini mecazi olarak farklı yönlere çeken iki büyük düşünce ekolü var. Nükleer tehdit azalırken çevresel tehdit artabilir, peki saati ne yapmalı? Pierrehumbert, iklim değişikliği tehdidi on yıllar boyunca aşağı yukarı sabit kaldığı için bunun bir sorun olmadığını, ancak nükleer tehdidin orada burada arttığını ve azaldığını, bunun da saatin hareket etmesine neden olduğunu açıklıyor. Ayrıca, Bulletin‘in yıkıcı teknoloji, yanlış bilgilendirme ve web sitesine göre yapay zeka gibi insanlığa tehdit oluşturan diğer konuları da dikkate aldığını belirtmek gerekir.
Elleri Hareket Ettirmek
Bulletin‘in web sitesinde yer alan bir zaman çizelgesine göre, başlangıcından bu yana Kıyamet Günü Saati‘nin ibreleri 29 kez yer değiştirmiştir. İlk kez 1947 yılında kullanılmaya başlandığında gece yarısına yedi dakika kalaya ayarlanmıştı. Bulletin‘den yapılan açıklamaya göre bir sonraki hareket 1949 yılında Sovyetler Birliği‘nde atom patlamalarının rapor edildiği haberlerinin ardından üç dakikaya ayarlandı. Sonraki birkaç on yıl boyunca, 1953 (iki dakika) ve 1960 (yedi dakikaya çıkarıldığında) arasında olduğu gibi, bazen birkaç yıl boyunca olduğu yerde kalarak hareket etti.
Saatin mecazi gece yarısından en uzak olduğu zaman 1991 yılında, Sovyetler Birliği‘nin çöküşünün ardından gece yarısına 17 kalaya getirildiği zamandı. Ancak Sovyetler Birliği‘nin çöküşünün yarattığı iyi niyet uzun sürmedi ve 1994 yılına gelindiğinde saat 14 dakikaya geri alındı. 2020 yılında saat gece yarısına 100 saniye kalaya çekildi. O zamana kadar en yakın olduğu zaman 2021 ve 2022 yıllarında da bu şekilde kaldı. 2023 yılında ise daha da yakınlaştırılarak gece yarısına 90 saniyeye çekildi.
2023: Gece Yarısına 90 Saniye Kaldı
Daha önce de belirtildiği üzere, CNN‘e göre 25 Ocak 2023‘te Bülten, metaforik saatin akrep ve yelkovanını hareket ettirerek gece yarısına 90 saniye kaldığını, yani şimdiye kadarki en yakın zaman olduğunu gösterdi. Bulletin‘in bu yılki hareketle ilgili açıklamasının ilk cümlesi bunun nedenini açıkça ortaya koyuyor: ‘Ukrayna‘daki savaşın artan tehlikeleri nedeniyle büyük ölçüde.’
Özellikle, savaş sadece Doğu Avrupa‘yı büyük ölçüde istikrarsızlaştırmakla kalmadı, aynı zamanda savaş çok uluslu bir çatışmaya dönüşebilir ve bunun merkezinde de en iyi ihtimalle öngörülemez olan Rusya var. Ayrıca Rusya‘nın bu savaşta nükleer silah kullanma tehdidinde bulunarak, Bulletin’in deyimiyle ‘üstü örtülü’ bir şekilde tehdit etmesi de söz konusu.
Rusya/Ukrayna meselesinin dışında, iklim değişikliğine karşı savaşımızı kazanmaya bir yıl öncesine göre daha yakın olmadığımız gerçeği de var. Biyolojik tehditler devam ediyor ve hükümetlerin bunlarla başa çıkma kabiliyetlerinin zayıflığı COVID-19 pandemisinin ardından ortaya çıktı.
Fiziksel Bir Kıyamet Saati Var Mı?
Kıyamet Günü Saati bir metafordu ve her zaman da öyle olmuştur. İçinde gerçek bir saatte olduğu gibi saniyeleri gösteren mekanizmalar yoktur. Fortune, “Kıyamet Günü Saati kitaplığınıza koyabileceğiniz bir saat değildir” diyor. Bununla birlikte, aynı web sitesi Manhattan‘ın Yukarı Doğu Yakası‘ndaki Chicago Üniversitesi Keller Merkezi‘nde saatin fiziksel bir yinelemesi olduğunu ve Axios‘a göre, Chicago Üniversitesi‘ndeki Bulletin ofislerinin lobisinde bir Kıyamet Günü Saati bulunduğunu belirtiyor.
Bu arada, saati emekliye ayırmayı düşünmenin zamanı gelmiş olabilir. Saatin hareketlerini değerlendiren ekipte birkaç yıl geçirmiş bir bilim adamı olan Lawrence M. Krauss, bunu başarılı da olsa bir reklam gösterisi olarak nitelendirdi. Saatin bilim dışı olduğunu, akrep ve yelkovanının bilime değil kamu politikasına göre hareket ettiğini belirtiyor. Ayrıca metaforik gece yarısına tehlikeli bir şekilde yakın olduğumuz fikrini de reddediyor. ‘Gerçekte, yaklaşık öğle yemeği vaktindeyiz’ dedi.