Hipnoterapi Nedir? Hipnoz İle Aynı Şey Mi?
Hipnoterapi, hipnozun terapi amacıyla kullanıldığı etkili bir tedavi yöntemidir. Tıp dünyasında, hipnoterapi, bir psikoterapi yöntemi olarak resmi olarak tanınmıştır. İngiliz Tıp Birliği 1953’te, Amerikan Tıp Birliği ise 1958’de hipnoterapiyi kabul ederek bu etkili terapi yöntemini onaylamıştır. Türkiye’de de, hipnoz tekniğinin kullanıldığı uygulamalar, Sağlık Bakanlığı’nın onayıyla bir tedavi yöntemi olarak uygulanmaktadır.
Hipnoz İle Hipnoterapi Aynı Mı?
Hipnoz ile hipnoterapi arasında temel farklar bulunmaktadır. Hipnoz, bir kişiyi ya da bir grup insanı, söz, bakış, telkin gibi yöntemlerle geçici bir süreliğine etkisi altına alma sürecidir. Bu süreçte, kişinin dikkati belirli noktalara odaklanır ve bilinçaltı aktif hale getirilir. Gün içinde, araba kullanırken zihinsel olarak dalmış olabilir ve yolculuğunuzun nasıl geçtiğini hatırlamayabilirsiniz.
Bu, farkında olmadan yaşanan bir hipnoz durumuna örnektir. Aynı şekilde, oyuncaklarla oynayan bir çocuk, dışarıdan gelen seslere tepki vermiyorsa, hipnoz içindedir. Hipnoterapi ise hastalıkların tedavisi amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Özellikle psikiyatrik ve ruhsal rahatsızlıklarda sıklıkla tercih edilir.
Her İnsan Hipnoz Olabilir Mi?
Zaman zaman farkına varmadan hipnotik deneyimler yaşarız. Televizyon reklamlarını izlerken, bir siyasi liderin konuşmasını dinlerken veya bir film seyrederken, hipnotik etki altına girebiliriz. Araba kullanırken daldığınız anlar, yolculuğun nasıl geçtiğini hatırlamadığınız durumlar bu örneklere dahildir. Aynı şekilde, oyuncaklarla oyun oynayan bir çocuk, dış dünyaya karşı duyarsızlaşarak sizi duymuyorsa, hipnoz durumundadır.
Dış dünyadan kendimizi izole edip sadece yaptığımız işe odaklanmak, hipnozdaki telkinlere odaklanmak gibi bir durumdur. “Ben hipnoz olmam” diyen kişiler dâhil olmak üzere, hepimiz yaşamımızın doğal bir parçası olarak birçok hipnotik deneyim yaşarız. Bu nedenle, hipnoz, doğal yaşantımızın bir parçası olarak kabul edildiğinde, hipnoterapi ortamında ve bir hipnoterapist rehberliğinde bu deneyimler daha iyi anlaşılır hale gelir.
Hipnozun Etkisi Kalıcı Mı?
Hipnozun etki alanının beyin olması sebebiyle, bu etki kalıcı nitelikte olmaktadır. Örneğin, kilo verme konusunda kullanılan rejim ve diyet gibi kelimeler, bilinçaltında olumsuz bir çağrışım yaratmaktadır. Bu durumda, yemekten zevk aldığınız yiyecekleri bırakmak zorunda kalabilirsiniz. Dolayısıyla, birçok diyet programı aslında kilo alımına neden olabilmektedir.
Oysa ki, kontrolsüz yeme alışkanlıklarının temel nedenleri beyinde, özellikle de bilinçaltında gizlidir. Kontrolsüz yeme eğilimindeki duygusal ve ruhsal ihtiyaçlarımız, stres, gerginlik, endişe, suçluluk, kızgınlık gibi olumsuz duygularla ilişkilendirilebilir ve bu duyguların aşırı yeme davranışına yol açtığı bilinmektedir.
Hipnoterapi Kaç Seans Sürer?
Hipnoterapinin toplam seans sayısı, aşağıdaki faktörlere bağlı olarak belirlenir. Bu faktörler ne kadar olumlu yönde etkilenirse, seansların o kadar kısa sürebileceği öngörülmektedir:
- Çözülmek istenen sorunun karmaşıklığı,
- Yaşanılan ortam ve çevrenin özellikleri,
- Hipnoterapistin tercih ettiği telkinler ve terapi yaklaşımı,
- Hipnoterapist ile kurulan güvenli ve olumlu ilişki,
- Bireyin kişilik özellikleri.
Özellikle başlangıç seansları arasındaki sürelerin kısa tutulması önemlidir. Haftada 2-3 seansla başlanması, ilerleyen seanslarda bu sürenin genişletilmesi, hipnoterapinin daha etkili olmasına katkı sağlamaktadır.
Psikolojik sorunlarda Hipnoterapi için uygun durumlar:
- Duygudurum bozuklukları (depresyon, bipolar),
- Anksiyete bozuklukları (kaygı, korku, panik, gerilim, sıkıntı),
- Somatoform (bedene yönelik) bozukluklar,
- Yeme Bozuklukları,
- Obezite,
- Uyku bozuklukları,
- Cinsel alandaki bozukluklar,
- Takıntılar (OKB),
- Psikoz (remisyonda olmak şartı ile),
- Tikler,
- Kekemelik,
- Gece idrar kaçırmaları,
- Bağımlılıklar (sigara, alkol, madde, kumar vb.)
- Fobiler (çeşitli aşırı korkular),
- Travmalar,
- Performans kaygısı (sınav stresi, sahne heyecanı),
- Sporda performans arttırma,
- Eğitimde performans arttırma (ders çalışma isteksizliği, çabuk sıkılma, dikkati sürdürememe, hafıza, öğrenme, hatırlama),