Eleştirilere Alınmamayı Nasıl Öğrenirim ?
İş hayatınızda veya günlük yaşantınızda arkadaşlarınız veya ailenizle iletişiminizde , eleştirilere maruz kalabilirsiniz. Bazıları (karşınızdaki kişiyi göre değişse de ) sizi yıpratabilir ve günlerce kafaya takabilirsiniz. Bu konuda hassas olabilirsiniz. Ya da ortaya konuşulan eleştirileri hep kişisel algılayabilirsiniz. Bu konuda kendinizi yıpratmamak adına size, yardımcı olacak bazı tavsiyeler buldum . Ve bunu kendimde deneyeceğim…
Eleştiriye Alınmamak için Bazı Tavsiyeler
Herkes dört dörtlük değildir. Önemli olan bunu fark edebilmektir. Herkes dört dörtlük olmadığı gibi herkesin de zayıf noktaları vardır ve bunlar herkese göre değişir. Bu hassas noktaları olan kişilere, en ufak bir eleştiri bile büyük bir yangının kıvılcımı olabilir. Ardından yapılan her yorumu ise aklına takar ve bu kıvılcım büyür gider. Bazen aklının bir kenarında kalır ve bir sonraki kıvılcımı bekler. Daha büyüğü başlar…
Bu yüzden bu duruma tabi olan herkeste olan daha güçlü olma dürtüsü; yorumları yani eleştirileri , kişisel algılayarak canımızı daha çok sıkar. Bunun aksine kişisel algılamamak gerekir. Bunun yanında ise başka tavsiyelere de ihtiyaç vardır.
Buna bir örnek vermek istersem; hassas insanlar kendileri hakkında yapılan olumsuz konuşmaları, genelde savunmacı ve öfkeli yaklaşır. Bazıları ise içine atar ve kimselerle konuşmaz ve bu yorumu veya konuşmaları yapan kişi veya kişilere karşı cephe alır , kin tutar. Eğer bir iş ortamında bir de bu hassas kişi olarak , yöneticiyseniz, bu özellik (hassas olma) , otokratik ve çok daha kontrolcü bir liderliğe yol açar. Sonuçları ise ekinizde motivasyon düşüşü ve performanslarda düşüşlere neden olur.
Bu örneklere yakın olanlar için şu soruların yöneltelim:
Hem kendimize hemde başkalarına faydalı zarar vermeden , nasıl daha az hassas olabiliriz ?
Çok sert olmadan, başkalarını bu sefer de sertliğimizden ötürü zarar vermeden , nasıl daha güçlü olabiliriz?
Bunu gerçekleştirme yollarından birisi , yorumlara veya eleştiri aldığınız kişilerin , zihnimizdeki etkisini düşürmek. Başka yol ise kendimizi geliştirmek. Kısacası bunu yapmayı başlamadan önce , temel alacağımız tek cümle şu olmalı: Değiştirebileceğimiz tek insan kendimizdir.
Kişisel Almamayı Nasıl Öğreniriz?
1. Kaynağı değerlendirin
2. Eleştirene bir şans daha verin ancak abartmadan
3. “Öyle dememeliydi”nin tehlikeli bir söylem olduğunu unutmayın
4. Mükemmeliyetçiliğiniz ile yüzleşin
5. Kafanızdaki senaryoları üretirken dürüst olun
6. Kişisel almakla eleştiriden faydalanmak arasındaki çizgiyi iyi belirleyin
Bu maddelerin sırasıyla, detayına inelim:
Kaynağı yani sizi eleştiren kişiyle , yüzleşerek başlamalıyız.Bu yöneticiniz, ekip üyelerinizden biri,arkadaşınız, kayınvalideniz, komşunuz veya arkadaşlarınız ya da çok güvendiğiniz samimi biri olabilir.
1. Kaynağı değerlendirin
Size bir soru: En temel yaşam ihtiyacımız olan suyu; dağdaki kaynaktan gelen suyu mu içmek istersiniz yoksa yerdeki su birikintisinden mi? Yanıtı tabi ki de dağdaki kaynaktan gelen suyu içmektir. Neden? Çünkü zeki biri olmamızın dışında, kaynak önemli olduğu içindir.
Bu durum yaşamımızın her evresinde geçerli aslında. Konumuz eleştiri olduğundan bizim için önemli olanı eleştirinin kaynağıdır. Ardından şu soruları sormalıyız:
Eleştiriyi yapan kişi sizin gerçekten çok sevdiğiniz ve saygı duyduğunuz biri mi?
Bu kişiyi gerçekten iyi tanıyor musunuz?
Ya da bu kişi sizinle daha önceleri boş konuşan ve hatta hiç muhabbetiniz olmayan biri mi?
Bu soruları sormanız gereklidir. Eleştirinin kaynağı çok önemlidir ve incelenmelidir. Buna göre de gelen eleştiriyi alma veya almamaya karar vermeniz esnasında size yardımcı olacak etkenlerden ilkidir.
2. Eleştirene bir şans daha verin ancak abartmadan
Bazen olan şeyler artık çoğu zaman olmaya başladığında; saçma sapan şeyler söylenmeye başlandığında , insanlar garip bir hal alır. Bu yüzden insanların herhangi bir filtresi yoktur. Haliyle de insanların hata yapma özelliği mutlak vardır. Fakat bu durum süreklilik halini aldıysa, bu bir hata değil artık yapı haline gelmiştir.
Bilinen bir söze göre; bir kere eleştirirsen bu senin hatandır ; ikinci kez ise bu benim hatamdır. Bu sürekli bir hal aldıysa; sürekli aşağılıyorsa, özür dilemiyorsa, artık buna dur deme zamanı gelmiştir. Araya mutlaka mesafe koyulmalıdır. Kısacası yakınlığı veya bir ilişkisi varsa , artık araya bir sınır koymak zorundasın.
Kendimizle Yüzleşelim!
Bu aşamada ise kendimizle ilgilenelim ve neden eleştirileri kişisel aldığımıza bir bakalım. Bu aşama biraz zor olacaktır. Aşırı hassas biriysek eğer bu durum daha da zor olacaktır. Ancak üstesinden gelmek için çabalamalıyız.
3. “Öyle dememeliydi”nin tehlikeli bir söylem olduğunu unutmayın
Bu aşama aslından farkında olmakla da alakalıdır. Artık söylenen söylenmiştir. Bunu bir daha eleştiren kişiye sormana gerek yoktur. Aşırı hassas insanların değerleri daha farklı olup çok güçlüdürler ve çok ince düşünürler. Bu denle güçlü değerlere sahip olmak aslına bakarsak iyi bir şeydir. Fakat diğer yandan iletişimde ve konu eleştiriyse, bu durum sıkıntılara yol açar.
Olan olduktan sonra;
“Bunu nasıl söylersin!”, “Bu yanlış!”, “Öyle diyemez!”, “Bu işler böyle olmaz!”
gibi söylemlerde bulunmamalı. Artık her şey bitmiştir ve söylenen söylenmiştir. Çünkü “söylenemez” olan ve “yapamaz” olan şeyler yapılmıştır. Bu söylemlerde açık söylemlerdir. Tıpkı , Bir köpeğin, evinizin önünde bulunan “Lütfen köpeğinize sahip çıkın” tabelasının yanına pisletmesi gibi. Yapılmaması gerekiyordu ama olan olmuş artık bu ilgilenmeniz gerek bir durum.
Bu durumdan yola çıkarak istenmeyen eleştiriler de bu şekildedir. Siz her ne kadar “olmaması” gerekse de bu konu hakkında bir şeyler yapmanız gerekmekte. Eleştiriden sonra kızgın hissediyor olabilirsiniz ya da alınmış olabilirsiniz. Ama bu size bir adım ileri götürmeyecektir. Kurallar olsa da insanlar bu kuralları sizin kadar duyarlı olmayacaktır. Dolayısıyla , siz yolunuza devam etmelisiniz. Size gelen haksız eleştirilere tabi ki doğal olarak sinirlenebilirsiniz ama sonrasına yolunuza bakın ve devam edin. Fazla takılmayın.
4. Mükemmeliyetçiliğiniz ile yüzleşin
Bu aşama, aşırı hassaslık ile birinci dereceden akraba olan mükemmeliyetçilik ile ilgili. Eleştirileri kişisel alan insanlar genelde çok çalışarak bu durumdan yırtmaya çalışırlar ve kusursuz olduğuna inanırlar. Bu sayede eleştirilerden kendilerinden kendilerini kurtulmayı hedeflerler. Bu yüzden de olumsuz bir eleştiri aldığında , yaptığım bu bütün çabalar , çalışmaları boşa gitmiş gibi hissederler.
Bu durumu farklı şekillerde de değerlendirebiliriz;
- Mükemmeliyetçiliğinizi geliştirmek,
- Eleştiri almada daha iyi olun,
- Geri bildirimlerle ilgilenirken daha yükseği hedefleyin,
- Nefret edenlerle yüzleşirken daha güçlü olun,
- Diğer ve daha zor bir yöntem ise eleştiriyi kabullenin ve bunun üzerine gidin, sorunu doğrudan çözün.
Mükemmeliyetçi insanlar tedbiri elden bırakmamaya çalışırlar. Nedeni ise, kendilerini tehlikede ve derin bir başarısızlıkta, dibe vuracaklarmış gibi hissederler.
5. Kafanızdaki senaryoları üretirken dürüst olun
Bir sohbet veya küçük bir grup toplantısında bizimle dalga geçilmiş veya çok sert bir eleştiri almışızdır. Daha sonrasında ise bu anı ,düşünür ve o anda vermemiz gereken cevapları düşünürüz. Keşke şöyle deseydim ya da neden böyle dedim gibi. Kafamızda o sahne döner durur. Hatta bu sahneye ilave senaryolar üretir ve düşündüğümüzde verdiğimiz cevaplar sonrasına bir sahne oynatırız kafamızda.
O anı tekrar ele almak ,tekrar o sahneyi düşünmek hem iyi hem de kötüdür. Bazı anlarda bize yardımcı olabilir. Tekrar o sahneyi oynattığımızda verdiğimiz cevaplara göre nerede hata yaptığımızı gösterebilir. Ya da güçlü olmakla ,sakin olmakla bu durumu kendimize avantaj yaratabiliriz. Konun uzmanı olan doktorlar olan psikiyatrist ile yapıldığında buna görüntüsel yenileme çalışması deniliyor ve travma geçirmiş insanların tedavisinde kullanılıyor.
Yalnız bu olumsuz anları sürekli tekrar tekrar beynimizde oynatırsak kendimize kötülükten başka bir şey etmeyiz. Sürekli en kötüsünü düşünür ve hayal etmeye başlarız. Hatta o sahneden yola çıkarak intikam fantezileri üretmeye başlarız. Bu anlarsa ise başımıza gelen şey , güçlü hissetmekten, egoistliğe geçiş yapıyor olabiliriz.
Konuyla ilgili, Lousiana Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre eski anıları tekrar tekrar düşünmek ile gizli narsistlik arasında bir bağlantı bulunuyor. Çıkan sonuca göre , bu narsistlik çeşidi ” En iyi benim! ” sloganından ziyade özgüven eksikliğiyle ilgili bir sorun haline geliyor. Gizli narsistlik, zayıf olmakla her şeyi içe atmanın karışımından meydana geliyor.
Sonuç olarak, kafamızda senaryolar üretirken dikkatli olmamız gereklidir. Bu senaryoları üretirken bizi rahatlatıyor ve güçlendiriyorsa , yapmalıyız. Fakat bu senaryolarda bir düşman yaratıyor ve buna karşı farklı düşünceler üretiyorsak daha sağlıklı yöntemlere başvurmamız gerekli olacak.
6. Kişisel almakla eleştiriden faydalanmak arasındaki çizgiyi iyi belirleyin
Son aşama ve bu aşamaya çok dikkat etmemiz gerekli. Çünkü yukarıda bahsettiğimiz ve kişisel almayın dediğimiz şeylerin dışında bazen kişisel almalısınız diyeceğiz. Ancak ince bir çizgi dahilinde! Kişisel almak bizi öfkelendiriyor ve çileden çıkarıyor olabilir ancak bu durumdayken bile , çıkarılacak şeyler var.
Her şeyi kişisel almanın zıttı ise hiçbir şeyi kişiselleştirmemektir. Bu yüzden bir şeyi kişiselleştirmekten vazgeçtiğiniz anda , o değeri kaybediyor hale geliyor. Örnekle, çalıştığınız işi kişisel olarak ele almak kendiniz bir yatırım olarak görmektir. Yaptığınız işi kişiselleştirmek ise sadece maaş almak için çalışmaktır. Diğer yandan tutkularınıza kişisel aldığınızda ona bağlanırken, kişiselleştirmediğinizde zevk almanız azalacaktır.
Daha basite indirgersek, sosyal hayatımızda arkadaşlarımıza kişisel olarak onlara bağlanıyoruz. Aksini düşündüğümüzde yani Kişiselleştirmediğinizde ise diğer insanlarla aramızdaki bağlar zayıflıyor.
Sonuç olarak kişisel alın. Ama sadece ve sadece iyi yanlarını …Aşırı hassas olmakla çok ilgili olmak arasında bir denge bulmalıyız. İşimizi ve sevdiklerimizi kişisel almalıyız. Evet çok karmaşık, mükemmellikten uzak , olağanüstü hayat sadece ve sadece size ait 😉