MüzikTarih

Deniz Üstü Köpürür’ün Hikayesi

Meşhur ege türküsünün hikayesine bakalım mı?

denizüs

Şu güzel Ula’nın kendisi gibi düğünleri de düğündür… Erkek takımı damat evinde eğlenceyle yiyip içerler, gelin evinde de durum farksız şekilde eğlence doruklardadır. Bahçede, tarlada, tütünde terlerini aş eden kızlar düğün gecesi güzellik  iksirinden içmiş gibi olurlar.

Entarilerini giyip, saçlarını açan kızlar birer huri olurlar. Güneş düşer de cümbüş başladı mı kişi kendini ölmüş de cennete düşmüş sanır. Gelinlik çağındaki kızlar meydanda dolaşır da göz doldururlar. Bu yüzdendir “Senin oğlan kara kuru ama, ay yüzlü, şirin yahu” diyenlere Datça’lı Durmuş’un yanıtı

– E ee ne de olsa anası Ula’lıdır… Datça’lı durmuşun demeye çalıştığı güzel Ula’nın havası suyu güzellik kaplıcasından daha etkilidir. Bundandır Ula civarı köylüleri, varsa oğullarını ortaokul okusun diye, yine varsa kızlarını da dikiş nakış öğrensin diye Ula’ya yollamanın yollarını arar dururlar. Çaydere’li Osman dayısının oğlu Çavuş Nasuh’un gelin alması için Ula’ya geldi.

Ahali koca Marçal dağlarını aşıp Ula’ya girdiğinde kız evinde eğlence devam ediyordu. Müzik eşliğinde oynayan kızlar toplanmış “Ay alaylar bulaylar, temeli de süzgün alaylar” oyununu dönüyorlardı. Osman, avlu kapısının yanındaki duvarın üzerine çömelmiş oynayan kızlara baktı. Bakarken gözleri bir kıza takıldı kaldı. Hay bakmaz olaydı.

Bir Garip Aşık Osman

Osman’ın içi eridi, eridi Balcı’ların kızı Gülayşe’nin kalbine oradan avuçlarına akıverdi. Osman o kadar uğraşmasına karşın yine de bakışlarını koparamadı Gülayşe’den. Öyle bir durum sezinledi ki sanki alandaki herkes Osman’ın Gülayşe’ye hangi niyetle baktığını biliyordu. Osman ne gözlerini alabiliyordu genç kızdan ne de hızlı atan kalbini dizginleyebiliyordu. Tam da Gülayşe ona bakıp gülümsedi mi ne? Her şey daha da şiddetlendi.

Osman ahali ile Çaydere’ye dönerken “içimde bulgurlar kaynıyor, kafamda kireç söndürülüyor” dediği an yöresindeki Çiftçilerin Memo: “Ya Osman tuhaf tuhaf konuşuyor, ya da ben anlamıyorum!..” demekten kendini alamadı. O günden sonra Osman, tüm Ula düğünlerinin davetsiz misafiri olmuştu. Saatler boyu çizmelerini parlatıp inci atını doğruca Ula’ya sürüyordu. Marçal dağlarının eteklerine geldiğinde Kabaca Pınar’ın yanındaki yatıra ellerini açıp Gülayşe’ye kavuşmak için dua etmeyi de eksik emiyordu.

Sonraki birçok düğünde Gülayşeyi göremedi. Ama arada bir de gördü mü yıllardır görmeyen gözü görür gibi seviniyor, dünyalar onun oluyor; denizleri köpürüyordu. Yine böylesi yaz düğünlerinden birinde Gülayşe’ye “Gel Ayşe” diyebilecek cesareti toplamak için birkaç küp şişe rakıyı art arda su gibi kafasına dikti. O da ne? Dünya mı dönüyordu yoksa Ayşe mi? Derken bir dost kolu girdi koluna:

– Gel be arkadaş, derdin var anlaşılan. Bizim dost meclisimize katıl dök içindekini.

Çaydere’li Osman kendisini Ula’lı gençlerin dost meclisinde buldu. Artık yabancılaşmamıştı düğünlere gele gide köy halkı Osman’a iyice aşina olmuştu. Ama köylerinden olmayan, düğünlere davet edilmeden gelen bu delikanlı kim, neden geliyordu? herkes bu soruların yanıtını merak ederken bir dost ikramı rakı geldi önüne. Dülger Bekirler’in Selver bağlamasının ayarını yapıp tellere çıplak bir tene dokunurmuşçasına dokununca bütün sessizlik bozuluverdi.

– Bir şeyi merak ederiz Osman kardeş, Ula düğünlerini çok sevmenin nedeni ne ola ki? Hayatı boyunca eli hiç saz tutmamış Osman birden irkildi, kendine geldi. Tanrı onu yeniden yaratmış gibiydi. Selver’in avuçlarından bağlamayı aldı. O gün telleri titretip çağırdığı türkü, herkesin bildiği sevilen Ula türküsü olarak bugünlere dek geldi.

İşte meşhur Ege türküsünün sözleri; Deniz Üstü Köpürür

Deniz (de) üstü köpürür ah yarim rinanay
Kayığa da (gemilere) binsem götürür ah yarim ah
Benim de buraya geldiğim ah yarim rinanay
Bir güzelden ötürü ah yarim ah

Karıncanın katarı hey canım rinanay
Yüreğime değdi batarı, hey canım hey
Benim de şu cihana gelişim hey canım rinanay
Bir güzelin hatırı, hey canım hey

Arabaya taş koydum hey canım rinanay
Ben bu yola baş koydum, hey canım hey
Seni dönecek diye hey canım rinanay
Sol yanımı boş koydum, hey canım hey
Bir yanımı boş koydum, hey canım hey

DENİZ ÜSTÜ KÖPÜRÜR-Cem Karaca (TolgaAkdogan)

Bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu