Köpekler binlerce yıldır insanın en iyi dostu olmuştur. Neden olduğunu anlamak ise oldukça kolaydır. Köpekler akıllı, sadık, eğlenceli ve arkadaş canlısıdırlar. Aynı zamanda harika yoldaşlar, koruyucular, avcılar ve de artık arkeologlar mı oluyorlar?
Görünüşe göre bazı köpekler, geçmişi keşfetmek için gizli bir arzu ile doğuyor. Bu, köpekler tarafından bazı inanılmaz arkeolojik buluntulara yol açmıştır. Bazıları kasıtlıydı, bazıları şanstı ve bazıları da köpeğin beceriksiz bir budala olmasıydı. İşte köpekler tarafından yapılan 5 muhteşem arkeolojik keşif. İşte;
Köpekler Tarafından Yapılan 5 Muhteşem Arkeolojik Keşif
Lascaux Mağarası
1940 yılında genç Marcel Ravidat, Alman işgali altındaki Fransız kırsalında köpeği Robot‘u gezdiriyordu. Marcel, Robot’u artık göremediğini fark ettiğinde, çocuk ve köpeği keyifli yürüyüşler yapıyorlardı. Çok sevdiği köpeğine seslendi ve yakınlarda boğuk havlamalar duydu. Marcel, yeraltına giden 15 metrelik dar bir kuyudan geldiklerini bulmak için bu sesleri takip etti.
Marcel köpeğini kurtarmak için kuyuya girdi, ancak kandil onun duvarlarında hayvan resimleri olan devasa bir mağarada olduğunu ortaya çıkardığında şaşkına döndü. Marcel ve Robot, eski Lascaux Mağarası‘nı yanlışlıkla yeniden keşfetmişti.
Lascaux Mağarası, hem tarihin hem de sanatın en önemli keşiflerinden biridir. Tabloları 17.000 yıldan daha eskidir, bu da onları insanlar tarafından yapılan bilinen en eski sanat eserlerinden biri yapar. Bugün bilim adamları, erken atalarımızın bu paha biçilmez kalıntılarını korumak için yeni yöntemler ararken aynı zamanda mağarayı ve sanat eserlerini incelemeye devam ediyor. Ve kelimenin tam anlamıyla bu inanılmaz keşfin içine düşen genç bir Fransız çocuk ve beceriksiz köpeği olmasaydı, hiç kimse onların orada olduğunu bile bilmeyecekti.
Dinazor İskeleti
Tracy Barclay, İngiltere‘nin Dorset kentinde bir kumsalda bir grup arkadaşı ve köpeği Raffle ile yürüyordu. Tracy yorgundu ve grubun geri kalanı yürümeye devam ederken köpeğiyle oturdu. Raffle biraz dinlendikten sonra aniden ayağa fırladı ve yakındaki kumları eşelemeye başladı. Tracy, köpeğin dikkatini çeken şeye bakmak için yanına geldi. Bir sopa ya da başka bir ortak nesne bulmayı bekliyordu.
Bunun yerine bulduğu şey devasa bir omurgaydı. Tracy dizlerinin üzerine çöktü ve kumu eşeleyen köpeğine katıldı. Yüzgeç kemiklerini ortaya çıkardı ve işte o zaman ne bulduğunu anladı: bir plesiosaur iskeleti.
Tracy, hevesli bir fosil toplayıcı olan kocasını uyardı ve o da ne olduğunu doğruladı. Onlar da yerel yetkililere haber verdiler. Kemikleri çıkarmak, temizlemek ve birleştirmek için 16 yıllık özenli çalışmanın ardından, 200 milyon yıllık iskelet Charmouth Heritage Coast Centre‘da sergilendi. Onu ilk keşfeden meraklı köpeğin onuruna, plesiosaur iskeletine Raffle adı verildi.
Tunç Çağı Emanetleri
Çek köyü Kostelecké Horky yakınlarında, köpek Monty, sahibi Frankota ile bir tarlada yürüyordu. Monty belirli bir noktaya ilgi duydu ve kazmaya başladı. Sahibinin Monty’nin paslı metal bıçakları çıkardığını fark etmesi çok uzun sürmedi. Monty’nin güvenliğinden korkan Frankota, onun kazmasını engelledi. Ama sonra Frankota, metalin beklediğinden biraz daha eski göründüğünü fark etti. Önemli bir şey bulma ihtimaline karşı arkeologlarla temasa geçti. Bu iyi bir hamle olduğu ortaya çıktı.
Arkeologlar, bu paslı metal parçaların aslında 3.000 yıllık orak ve balta bıçakları, bilezikler ve mızrak uçlarından oluşan son derece nadir bir koleksiyon olduğunu görünce şaşırdılar. Bu eski hazineyi bulmanın ödülü olarak, Frankota’ya 360 dolar verildi. Monty’ye büyük, sulu bir biftek almak için o parayı kullanıp kullanmadığına dair bir haber yok.
3.000 Yıllık Hırvat Mezarları
Köpeklerin iki yüzyıldan daha uzun bir süre öncesine ait mezarların kokusunu alabilmesinin inanılmaz olduğunu düşünüyorsanız, üç bin yıl öncesine ait mezarlara ne dersiniz? Vedrana Glavaš, Hırvatistan‘da MÖ 800‘den kalma bir alanda kazı yapan bir arkeoloji profesörüdür.
Aklına bir fikir geldiğinde zaten birkaç mezar bulmuştu. Kadavra köpeklerini eğiten Andrea Pintar ile temasa geçti ve köpeklerinden bazılarını kazı alanına getirip getiremeyeceğini sordu. Pintar, Sattve ve Mali adlı iki köpeğiyle birlikte gelerek kabul etti.
Glavaš önce köpeklerin önceden kazılmış mezarları bulup bulamayacağını görerek teorisini test etmek istedi. Mezarlar birkaç ay boyunca doldurulmuş ve oturmaya bırakılmıştı, bu yüzden artık nerede oldukları belli değildi. İnanılmaz bir şekilde, köpekler onları çabucak buldu. Bir sonraki adım, köpekleri sahada serbest bırakmaktı.
Sattve ve Mali, keşfedilmemiş altı antik mezarın yerini daha bulabildiler. Glavaš, yavruların burunlarının ne kadar verimli ve doğru olduğuna şaşırdı. Şu soruyu akla getiriyor: İyi çocuklarımız geçmişin ne kadar uzağını koklayabilir? Arkeolojiye yardımcı olmak için köpekleri kullanma fikri rağbet görüyor, bu yüzden bir gün bir cevabımız olabilir.
Bu Yüzyılda Polonya’da Bulunan En Büyük Hazine
Kajtuś köpek, sahibiyle Polonya‘nın Wałbrzych yakınlarında yürüyordu ve aniden belirli bir yeri kazmaya başladı. Kajtuś bir süre kazdıktan sonra, sahibi çukurda eski bir kil çömlek gördü. Daha fazla inceleme yapıldığında, potun madeni paralarla dolu olduğu ortaya çıktı. Ve herhangi bir madeni para değil: Bunlar 13. yüzyıldan kalma madeni paralardı ve inanılmaz derecede iyi durumdaydılar.
Madeni paraların toplanması ve temizlenmesinden sorumlu olan Wałbrzych Miras Koruma Görevlisi, “Bize yaklaşan kişi, köpeğiyle yürüyüş yapıyordu. Bir noktada Kajtuś yeri kazmaya başladı. İşte madeni paralarla bu şekilde karşılaştı. En azından bize sunulan versiyonu bu.” Kulağa biraz şüpheci gelebilirler, ancak yine de çok iyi bir hikaye oluşturuyor.
