Stockholm Sendromu Nedir?
Rehine konumunda bulunan bireyin kendisini rehin olan kişiye karşı duygusal olarak bağlanması durumuna Stockholm Sendromu denir. Esir olarak rehin alınan kişiler, kendisini esir alanları anlama, yavaş yavaş empati yaparak sempati duyar. Bu sürenin sonucunda onlara yardımcı olmaya başlayarak sonunda onlarla özdeşleşir.
Bu sendromu biraz daha açık özetlemek gerekirse insan kendisini zora sokan durumlarda o koşulları benimseyerek, bu koşulları yaratan nedenleri göremez veya kendisini ezenin yanında yer almaya başlar.
Sendromun Gelişimi
Devamlı şiddet yaşamanın sonucunda kurban ve saldırgan bir bütün haline gelerek durumu normalleştirmeye başlar ve bir süre sonra hayatta kalma psikolojisiyle hareket eder. Saldırganın ilk amacı kurbanları köleleştirmek olur. Bu durum suçlarını haklı gösterebilmek için bir psikolojik ihtiyaçtır. Bu durumda travmatik bağlanma süreci başlar. Kurban şiddete maruz kaldıkça kendisine boyun eğme gibi bir savunma yaratır.
Bu sendromun ortaya çıkışında yatan temel neden hayatta kalma iç güdüsüdür. Kurban ihtiyaçları için saldırgan kişiye bağımlı olduğunu hisseder. Saldırgan ise minnet ve saygı görebilmek için küçük iyilikler yaptığında kurban olayları başka gözle görmeye başlar. Zamanla baskı gördüğü kişiyi anlar ve hak verir. Bu durumda git gide saldırgan ve kurbanın psikolojik olarak bağları gelişir ve birbirlerinden ayrılmaları zorlaşır.
Stockholm Sendromuna Yatkınlık Yaratan Durumlar
- Hayati tehlike yaratan durumlar
- Dış dünya ile bağlantının kesilmesi
- Hapsedilen ortamlardan kaçamayacak oluşu veya kaçamayacağına olan inancı
- Saldırganın yakın ve bazı zamanlarda arkadaşça davranışları
Stockholm Sendromu’nun Tarihçesi
Stockholm Sendromu, Psikiyatr Nils Bejerot tarafından adlandırılmıştır. İsveç’in başkenti olan Stockholm’de yaşanan bir olayın ardından 1973 yılında bilinmeye başlamıştır. Bir banka soygununda kendisini rehin alan soyguncuya altı gün boyunca psikolojik olarak bağlanan bir kadın, serbest kaldığında da soyguncuyu savunmaya devam etmiştir. Hatta nişanlısından ayrılmış ve kendisini rehin alan soyguncunun hapisten çıkmasını beklemektedir.
Sendromun Görüldüğü Belli Başlı Gruplar
Rehin alma ve benzeri durumlar. Tecavüze uğrama ve cinsel istismar durumu. Savaş dönemlerinde savaş esirlerinde, toplama kamplarındaki sürülen hayat. Aile içi şiddete maruz kalınan durumlar. Uzun süreli hapishane ortamında tutuklu ve gardiyan ilişkilerinde görülür.
Lima Sendromu
Lima sendromu, Stockholm’un tam tersi olarak bilinir. Stockholm’la aynı koşullarda oluşur. Saldırganın rehin aldığı kişinin psikolojisine girmesiyle ortaya çıkar. Rehin alan kişilerin kurbanlarına olan bağlılığıdır. 1996 yılında Peru’da Lima şehrinde Japon elçiliğinde yaşanan bir rehine kriziyle ortaya çıkmıştır. Önemli kişilerin bulunduğu partiyi basarak rehin olan 14 gerilla, 4 ay süren bir kriz yaratmıştır. Militanlar rehinelerin tüm ihtiyaçlarını karşılayarak, çok sevencen davranmış ve birçoğunu salmıştır. Lima Sendromu ismini bu krizden almaktadır.
Stockholm Sendromu’nun Tedavisi
1- Kişi psikoterapi görmelidir. Saldırgan kişinin davranışlarının amacıyla ilgili farkındalığı arttırılmalı ve travma terapisi görmelidir.
2- Kurbanların güvenliği tesis edilmeli, bu durum kendisine hissettirilmelidir.
3- Kurban bireyin hayatla yeniden bağının kurulması gerekir. Uygun zaman ve mekanlar ayarlanması ve destek görmelidir.