Oktay Rifat Horozcu’nun En Sevilen Şiirleri!
Oktay Rifat Horozcu şiirleri..! Oktay Rifat, Türk edebiyatının en çok okunan ve okullarda okutulmaya devam edilen şairlerinden biridir. 10 Haziran 1914 yılında doğan şair, ömrünü şiire, sanata, romana ve edebiyata adamıştır. İlk şiirleri ”Sesimiz” adlı dergide yayınlanmış olup, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Necip Fazıl Kısakürek‘ten bazı esintiler taşımaktadır.
İlginizi Çekebilir: Ahmet Hamdi Tanpınar’ın En Sevilen Şiirleri!
Önceleri Garip akımına uygun eserler ortaya koyan Horozcu, sonrasında ikinci yeni akımını benimseyerek, şiirlerinde toplumcu-gerçekçi düşünce tarzını yansıtmaya başlamıştır. Bu akımın en bariz ve ilk örneğini ise ”Aşık Merdiveni” adlı eseriyle vermiştir. Şiirlerinin ana temasının genel olarak; aşk, özlem, zaman problemi, özgürlük ve yaşam sevinci olduğu söylenebilir.
İşte biz de bu yazımızda sizlere ünlü şairin lirik bir dil kullanarak yazdığı ve pek çok konuyu, halkçı üslubuyla eserlerine taşıdığı şiirlerden, bazı örnekler sunacağız. Konuya ilişkin görsellere yazımız boyunca, videolara ise yazımızın son bölümde ulaşabilirsiniz.
Oktay Rifat Horozcu Şiirleri!
Suda Güneş
Suda güneş ışımaya başladı mı,
Suyun yüreği çarpmaya başladı mı,
Bir aşk mektubu gibi gelir, kırlangıç,
Uzaktaki sevgiliden,
Bir elinde çiçeklenmiş badem dalı,
Bir elinde çayır çimen
Hatırlama
Her dakikasını ayrı hatırlarım
Erenköy’de geçen zamanın
Rüyama girer bir arada
İstanbul, bahar ve Türkan’ım.
Bir odamız vardı etrafı sarmaşık
Bostanlara bakan penceremiz
O güller kadar taze
Ben ona deli gibi aşık.
Aynı yatakta dinlenir başlarımız
Saçlarım saçlarına karışırdı
O ince bir kızdı, ince alımlı
Ne giyse yakışırdı.
Yeter ki gönüller şen olsun
Şarkılar söylerdik yolda
Hep karşıma otururdu ellerini tutardım
Akşamları eve dönerken Baraşol’da.
Ağaçlar çiçekteydi
Türkan sağ beraberimde
İstanbul bahar içindeydi
Kalbim sevda içinde – Oktay Rifat
Bir Öpüşün Dudağında Buluşmak
Uzak bir gündüzden gelirseniz
şu kapının ardında bulun beni,
eşikle sofa, güneşle mermer, aşkla ölüm
el ele oynarken taşlıkta.
Alın kılıcınızı vurun boynunu
perdelerin arkasında sevişen bulutların
Ovaya Doğru
Dudakla, elle, gözle varılmayan
Işık ötesi kapıyı açalım!
Ha benim kır atım, keklik sekişlim,
Güneş babamızın dizinin dibinde,
İyi kötü günlere kardeş, ortak,
Nerde akşam orda sabah, bir ölüm
ayırsın ikimizi!
Elleri Var Özgürlüğün
Bu umut özgür olmanın kapısı;
Mutlu günlere insanca aralık.
Bu sevinç mutlu günlerin ışığı;
Vurur üstümüze usulca ürkek.
Gel yurdumun insanı görün artık,
Özgürlüğün kapısında dal gibi;
Ardında gökyüzü kardeşçe mavi – Oktay Rifat
Türkan İçin
Ve kalbin sevda diye yandığı zaman
Ayın ondördüne karşı pencerede
Saçların çıplak omuzların gecede
Mısralarım dökülsün dudaklarından
Sen faydalı nisan yağmuru gibisin
Bereket ve huzur getirirsin şiire
Edebiyet çığrını açtın kadere
Bu baharın ve bu gönlün sahibisin – Oktay Rifat
Yağmur Başlangıcı
Siz bir başlangıç bile değilken
sizi yazdım, kotardım
bir başucu kitabı olmanızı istedim
tek tek iri o yabanıl kelimeler
onlar işte renkli zarlarının içinde
olukların çinkosunda yuvarlanan
siz daha bir başlangıç bile değilken
yağmur başlamıştı
ama ne ben, ne bahçe, ne yaz
hiçbirimiz. – Oktay Rifat
Aşık Merdiveni
Dişli rüzgarlara karşı büyüttüm
Düşman gecenin içinde seni
Bir damlacık aydınlığım
Kalemime kağıdıma şavkı vuran
Avucumda koruduğum bugüne – Oktay Rifat
Bir Aşka Vuran Güneş
Öyle sevdalar vardır, biter biter başlar;
Buruk tatlar vardır, ağızda sürüp giden;
Bir aşka vuran güneş kolayca batmıyor.
Yanıyor bin kollu şamdanı, tutuşuyor
Ufkunuzda camları göksel konağının
Ve bir yaz akşamı buhurdan gibi tüten
Hanımellerinin morumsu buğusunda
Bekliyor bahçenize dönük balkonunda
Sarmaşık gülleri kokladıkça kırmızı
Hüzünler, japonfenerleri arasında.
Öyle günler var, öyle anlar, hiç bitmeyen! – Oktay Rifat
Karıma…
Sofalar seninle serin
Odalar seninle ferah
Günüm sevinçle uzun
Yatağında kalktığım sabah
Elmanın yarısı sen yarısı ben
Günümüz gecemiz evimiz barkımız bir
Mutluluk bir çimendir bastığın yerde biter
Yalnızlık gittiğin yoldan gelir
Bağımsız
Bütün karanlığı versem size giden geceyi durduramazsınız
Işır odamızın havası kaçar çeşmelerinizden durduramazsınız
Ben denize bakarım sandalca uzaktan
Siz yüzersiniz bir kuş uçar bir gemi geçer durduramazsınız – Oktay Rifat
Penceremde
Sen benim penceremde olmasan.
Geçmesen önümdeki sokaktan,
İnan ki bitmişti. Bir toz duman,
Bir atlı dağlara doğru giden.
Ama şimdi bıraktığın yerden
Yeniden başlıyorsun, yeniden
Seninle Sensiz
Sen gelince bir mutluluk ülkesiyim,
Cıvıl cıvıl;
Az gelişmiş toplum gibi, sen gidince,
Boynum bükük