Fotoğrafçılık Bilim Mi Sanat Mı?
Fotoğrafçılığın Kısa Tarihi
(Metal plaklar kullanan) Louis Daguerre ve (kağıt kullanan) Henry Talbot tarafından 1830’lardaki icadından bu yana fotoğrafçılık, bilim ile sanatı ister istemez birleştirdi.
Fotoğrafçılığın öncülerinden biri olan John Herschel, bu ismi hem Yunancada “resim ve ışık” anlamına gelen iki sözcükten, hem de negatif ve pozitif ile şipşak terimlerinden yararlanarak oluşturdu. Ancak, Herschel temelde bir gökbilimci ve fizikçiydi ve (yakın dostu Julia Margaret Cameron’un sanatsal fotoğrafçılığını teşvik etse de) fotoğrafçılığı sanattan çok bilim olarak görüyordu.
The Oxford Companion to the Photography şu itirafta bulunuyor: “Herschel resmin uzun düşünceye dayalı gözlemini, fotoğrafçılığın şipşağına tercih ediyordu.” Fotoğraf sanatının en büyük sanatçılarından biri olan Henri Cartier-Bresson da, Herschel’inkine yakın bir görüşü benimsemişti. Cartier-Bresson altmışlı yaşlarında fotoğrafçılığı terk ederek, kendisini tamamen resme ve çizime verdi. Paris’teki dairesinin duvarlarına hiç fotoğraf asmadı.
Fotoğraf Ve Ölçüm
Ölçüm, fotoğrafçılığın ayrılmaz unsurlarından biridir. Fotoğraf makinesi lenslerinin odak uzaklığı telefoto, makro, geniş açı ve zum cisimlerin net olarak görülebileceği mesafeyi ve görüş alanını belirler. Diyafram, lensten içeri giren ışığın miktarını, dolayısıyla görüş alanını, yani görüntünün keskin olduğu aralığı kontrol eder.
Örtücü (obtüratör) film emülsiyonunun veya dijital makinelerde yük-bağlaşık aygıtın pozlama süresini belirler. Diğer önemli ölçümler ise kayıt hassasiyetiyle, film hızı, (lens, film, agrandizör ve kağıt için) kontrast gibi görüntü kalitesiyle, yoğunlukla ve kavrama gücü ile ilgilidir.
Günümüz fotoğraf makineleri, amatörlerin çeşitli ayarlar konusundaki kaygısını ortadan kaldırdı ama profesyonellerin yine de bunları bilmeleri gerekiyor.
1990 civarında piyasaya çıkan dijital fotoğraf makineleri ise, çok sayıda sıradan fotoğrafçı için filmli makinelerin yerini aldı. Ne var ki bu değişim profesyoneller açısından kesin bir sonuç değil. En kaliteli dijital görüntülerin çözünürlüğü, 35 mm film görüntülerinin (yaklaşık 12 megapiksel) çözünürlüğüne aşağı yukarı denktir.
Ayrıca dijital makinelerle fotoğraf oluşturmak, basmak ve saklamak tartışmasız derecede daha kolaydır. Ancak, orta format ve geniş filmlerin çözünürlüğü hala dijital fotoğraflara kıyasla çok daha iyidir. Üstelik dijital fotoğraf makinelerinde meydana gelen parazitlenme de onları uzun pozlamalar için kullanışsız hale getirir; film ise bu sorundan etkilenmez.
Film ve tab edilen fotoğraflar ideal koşullar altında saklandıkları müddetçe kalitelerini 100 yıldan uzun bir süre korurken, dijital saklama ortamları halihazırda kaliteyi çok daha hızlı azaltır ve JPEG gibi, ilerideki yıllarda okunması pek de kolay olmayabilecek bazı formatlar kullanır.
Bilimsel Bir sanat. Uzay ajansı Nasa’nın bir görevlisi tarafından 1976’da çekilen, Mars yüzeyine ve Viking uzay aracına ait fotoğraf.