Faruk Nafiz Çamlıbel Şiirleri!
Faruk Nafiz Çamlıbel, küçük yaşlardan beri şiire ve sanata ilgi duyan ve Türk edebiyatının önde gelen, kıymetli şairlerinden biridir. En önemli ve kendisiyle özdeşleşen şiiri ise hiç şüphesiz ki; ”Han Duvarları”’dır. Ayrıca Behçet Kemal Çağlar ile birlikte Cumhuriyetimizin 10. Yılına özgü, ünlü marşımızı kaleme almıştır.
Okul hayatını Bakırköy’de geçiren şair, Tıp Fakültesi’nde öğrenim görmeye başlamış, ancak sonrasında eğitimini yarıda keserek gazeteciliğe ve edebiyata yönelmiştir. Sayısız şiiri ve duygu dünyasının derinliğini aktarma şekliyle gönüllerde taht kurmuştur. Okullarda şiirleri ve hayatı okutulmaya devam eden şair, 1973 yılının kasım ayında hayata veda etmiştir.
İşte biz de bu yazımızda sizlere, onun en çok sevilen, okunan ve adeta ekol haline gelen eserlerinden bazılarını aktarıyor olacağız. Konuya ilişkin videolara ise yazımızın son bölümünde ulaşabilirsiniz.
Faruk Nafiz Çamlıbel Şiirleri!
Kıskanç
Sakın bir söz söyleme…Yüzüme bakma sakın! Sesini duyan olur, sana göz koyan olur. Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın, Anan bile okşarsa benim bağrım kan olur…
Dilerim Tanrı’dan ki, sana açık kucaklar Bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun, Kan tükürsün adını candan anan dudaklar, Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun! (Faruk Nafiz Çamlıbel)
Firari
Sana çirkin demedim ben, sana kafir demedim; Bence dinin gibi küfrün de mukaddesti senin. Yaşadın beş sene gönlümde, misafir demedim; Bu firar aklına nerden, ne zaman esti senin?
Sen Neredesin
Caddeden sokaklara doğru sesler elendi, Pencereler kapandı, kapılar sürmelendi. Bir kömür dumanıyle tütsülendi akşamlar, Gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar
Son yolcunun gömüldü yolda son adımları, Bekçi sert bir vuruşla kırdı kaldırımları. Mezarda ölü gibi yalnız kaldım odamda: Yanan alnım duvarda, sönen gözlerim camda
Yuvamı çiçekledim, sen bir meleksin diye, Yollarını bekledim görüneceksin diye. İnce bir kızdı bu, solgun, sarı, heykel gibi lâl Sanki ruhumdan uzak sisli bir akşamdı Nihal.
Ben küreklerde, Nihal’in gözü enginlerde Gizli sevdalar için yol soruyorduk nerde. Aşkın ilk günlerinde Faruk Nafiz şu dizeleri yazarken, Yalnız kalmaktansa Nihal’imden uzakta
Kalsam diyorum, dar-ü diyarımdan uzakta derken, Ayrılıklarının ardından Allahaısmarladık şiirini yazar. (Faruk Nafiz Çamlıbel)
Çoban Çeşmesi
Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar, Tarihe karıştı eski sevdalar: Beyhude seslenir, beyhude çağlar Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi.
Han Duvarları
Aradan yıllar geçti işte o günden beri Ne zaman yolda bir han rastlasam irkilirim, Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim.
Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar, Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar! Ey garip çizgilerle dolu han duvarları, Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!
Kış Bahçeleri
Yerlerde gezen hatıralar var korulukta; Yapraklar, atılmış nice mektuplara eştir.
Mehtaba çalan sapsarı benziyle ufukta, Binlerce dalın verdiği tek meyva güneştir.
İçlenme tabiattaki yekpare kederden, Yas tutma dağılmış diye kuşlarla çiçekler.
Onlar dönecektir yine gittikleri yerden, Onlarla giden günlerimiz dönmeyecektir. (Faruk Nafiz Çamlıbel)
Serenat
Sizi ilk balkonda gördüğüm gündü, Yüzünüz sararmış gibi göründü, Acaba ruhunuz çok hasta mıydı?
Sordum ki bu kimdir, gülümsediler, ‘Eşinden ayrılan bir kız dediler, ‘Gezdiği yer işte bu ücra saray.
Hicran ne anlamış, sevda ne bilmiş, Ağlatmış,ağlamış, sevmiş, sevilmiş Bir güzelmişsiniz, isminizde Ay.
Son Aşk
Hasretinle geçiyorken bu gençlik çağım Ey sevdiğim ben ümitsiz değilim gene Ak düşünce saçların kumral rengine Kollarında son aşıkın ben olacağım.
Ey başında şimdi sevda rüzgarları esen Böyle her gün yollarımdan geçsen de süzgün Sen benimsin büsbütün terk olunduğun gün… O mukadder günü bilmem düşündün mü sen? (Faruk Nafiz Çamlıbel)
Suyun Üstünde Mısralar
Sonsuzluğun sırrına ererek biz denizde Sonsuzluğu yaşatmak istedik sevgimizde, Saçımız ağarmadan toprak olunca biz de Gezecek maceramız dillerde masal gibi.
Görmeden Taptığım Put
Nasıl gönül taparsa Tanrı’ya,görmeksizin, Var adını bilmeden bağlandığım bir peri…
Bir beyaz dalga gibi hep o engin denizin Üstünde gezmedeyim doğduğum günden beri.
Davet
Seni ben bekliyorum göğsüm açık, bağrım açık; Hançer ol göğsüme saplan, ecel ol karşıma çık.
Çalmamış madem ki bir gece felekten gönlüm; Gelecek bari elinden gelsin dilerim ölüm.