Duygusal Açlık Nedir? Nasıl Ortaya Çıkar?

Duygusal açlık, fizyolojik bir gereksinim ve biyolojik anlamda açlık oluşmadığı halde, bazı besinlerin, farklı nedenlerle yenmesini ifade eden bir terimdir. Böyle bir sorunun varlığında; kişi, acıkmamasına rağmen bir takım duygularını bastırmak ya da onların üstesinden gelebilmek amacıyla, sürekli bir şeyler yemektedir. Bu durum pek çok zararlı etkiyi de beraberinde getirebilir.

Yemek yemek, beslenme ihtiyacını karşılamasının yanı sıra, aynı zamanda vücuttaki mutluluk hormonlarını da harekete geçiren bir eylemdir. Fakat açlık hissi olmaksızın yalnızca mutlu olmak ya da bazı negatif duygu durumlarından kurtulmak amacıyla yiyeceklere yönelmek, psikolojik açıdan bir problem olarak değerlendirilmelidir.

Peki bunun nedenleri, belirtileri ve çözüm yolları nelerdir? İşte biz de bu yazımızda sizlere, bu soruların cevabı niteliğinde bazı bilgiler aktarıyor olacağız. Konuya ilişkin videolara ise yazımızın son bölümünde ulaşabilirsiniz.

Duygusal Açlık Belirtileri Nelerdir?

Bizi buzdolabına götüren veya sevdiğimiz yiyeceklere yönlendiren şey; her zaman midemiz olmayabilir. Olumlu veya olumsuz pek çok duygumuz da beynimize açlıkla ilgili sinyaller gönderebilir. Böylesi durumlarda kendimizi bol miktarda yemek yerken bulabiliriz. Öyleyse bu sorun hangi belirtilerle kendisini gösterir, bir bakalım…

Kişi kendisi aç olmamasına karşın, çevresindeki insanlar yemek yediği için eşlik eder.
Yemek yemeyi bir meşgale olarak değerlendirir ve yemek yerken bir iş yaptığına inanır.
Çok sevdiği bir yemeği, herhangi bir nedenle yiyemediği zaman, son derece büyük üzüntü duyar ve aklı orada takılı kalır.
Televizyon karşısına geçtiğinde mutlaka eli dolu olarak oturur. Bir şeyler izlerken yemek yiyor olmak, onun için çok anlamlıdır ve adeta özdeşleşmiştir.
Duygusal açlık çeken kişi olumsuz olaylar karşısında ve/veya sabır göstermesi gereken bir durumda, kendisini teskin etmek amacıyla ilk olarak yemek yemeyi tercih eder.
Bu problemi yaşayan kişilerde, özellikle geceleri abur cubur yeme isteği yoğun olarak görülür. Öyle ki sırf bir şeyler yemek için geceleri uykudan uyanır ve mutfağa yönelebilirler.
Yorucu ve stresli bir günün sonunda eve geldiklerinde, bir şeyler yiyerek stres atmaya ve üzerlerindeki gerilimi bu yolla rahatlatmaya çalışırlar.

Duygusal Açlık Nedenleri Nelerdir?

Dopamin ve seratonin adı verilen mutluluk hormonlarının vücuttan eksilmesi sonucu; kişi kendisini yorgun, endişeli, kaygılı, depresif, hayat enerjisi sönmüş ve boşlukta gibi hisseder. Beyin ise, buradaki açığı daha fazla karbonhidrat tüketerek kapatmaya çalışır. Bu da sürekli yemek yiyerek mutlu olacağını zannetmeye yol açar.
Geçmişte yaşanan kötü duygular, travmalar, bastırılan korkular, kendini sevgisiz ve değersiz hissetme gibi durumlar, duygusal yeme bozukluğu oluşturur. Kişi tüm bunların üstesinden gelmek için yemek yemeği bir sığınak olarak görebilir ve duygusal boşluğunu sevdiği yiyeceklerle doldurur.
Çocukluk döneminde anne tarafından ”can boğazdan gelir” mantığıyla beslenmek de duygusal açlık nedenidir. Çocuk burada beslenmenin fiziki gereksinimden ziyade, sakinleşmek ve iyi hissetmek için yapıldığına inanır. Bu durum yetişkinlikte de öğrenilmiş bir gerçeklik şeklinde devam eder.
Aklımda duracağına midemde dursun düşüncesi de yine bu sorunun kökeninde yatıyor olabilir. Kişi aç değildir, ancak sevdiği bir yiyeceğin verdiği anlık hazzı yaşamak için yemek yemeğe yönelebilir.
Ergenlik çağında aileden özgürleşmek ve kendi alanını yaratmak isteyen birey, dışarıdan tüketime ağırlık verir. Ailesinin belirlediği yemekleri değil, kendi seçimlerini tercih etmesinin bir sonucu olarak bu davranış ortaya çıkar. O dönemdeki hormonel değişimler de aşırı yemeğe zemin hazırlayabilir.

Duygusal Açlık Sorunu İle Nasıl Başa Çıkılır?

Duygusal açlığınızı ve yeme bozukluğunuzu başka alanlara yönlendirerek işe başlamalısınız. Bunu nasıl yapacağınız ile ilgili bazı ip uçlarını sizin için derledik..

Rahatlatıcı müzikler eşliğinde yoga ve pilates gibi egzersizlere başlayın, bunu her gün düzenli olarak tekrar edin.
Her gün 20 dakika boyunca güneş banyosu yapın, D vitamini depolayın ve depresyon ihtimalinizi azaltın.
Karbonhidrat ürünlerini tercih edecekseniz bile bunu daha sağlıklı bir biçimde yapmaya çalışın. Örneğin; beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmekleri, pirinç pilavı yerine bulgur pilavını tercih edin.
Papatya, melisa ve lavanta grubu bitki çayları ile hem metabolizma hızınıza destek olun, hem de gerginliğinizi atarak daha sakin kalın.
Peynir, yoğurt, yumurta gibi protein kaynaklı gıdalar ile dopamin eksikliğinizi kapatın.
Beslenme alışkanlıklarınızı düzenlemek adına; hem bir psikologdan hem de bir diyetisyenden eş zamanlı olarak destek alın.