Zamanın Gelişimi
Zaman Ve Shakespare
Shakespare’nin oyunu VI. Henry’nin 3. Perdesi’nde muharebe alanında tek başına oturan kral savaşın dehşetiyle karamsarlığa kapılır ve “basit bir köylü” olmayı ister:
Tanrım! Ne mutlu bir yaşam sürerdim
Basit bir çoban olsaydım…
Bir güneş saati yontardım güzelce,
Dakikaların nasıl geçtiğini görmek için-
Kaç dakika bir saat yapar…
Zamanın güneş saatleri ve mevsimlerle ölçüldüğü bu günlerde kral dalgın dalgın zamanın bir kenara ayrılıp, “sessiz bir mezara” doğru giden yaşam güzelce planlandıktan sonra, ihtiyatla kullanılabileceğini düşünüyor.
Ama bu türden bir zaman bölümlenmesi (veya vizyonu) son derece aldatıcı. Zaman, ağırlık, uzunluk, alan, hacim, açı, para ve değere hiç benzemez. Biz onları Babiller gibi saatlere ve dakikalara bölsek de o, kimi zaman “uçarcasına” kimi zamansa “sürünürcesine” amansızca ilerler ve altın ya da geometri gibi asla saklanıp, sonra çıkarılıp bir diğeriyle karşılaştırılamaz” diyor Arthur Klein, The World of Measurements’da (Ölçümler Dünyası). Bir kronometrenin ibrelerin veya dijital bir aygıtın sıvı kristal göstergesinin kaydettiği şey, zamanın kendisi değil, mekanik veya elektronik bir konfigürasyondur.
Zamanın Ölçümü
Saatlerin ve zaman ölçülerin ölçtüğü şey elbette ki değişimler, hareketler ve dünya olaylarıyla karşılaştırılması yapılabilecek, tekrarlayan hareket döngüleridir. Zamanın ölçümü temelde bir hareket döngüsünün diğeriyle karşılaştırılması üzerine kuruludur. Örneğin, nefes alıp verme ritmi, yelkovanın devri, gece ve gündüzün tekrarı veya bir kadının aylık adet döngüsü. Zamanın ölçümü, toplumsal mı yoksa doğal bir ölçüm müdür, söylemek zor.
İlk olarak 13. yüzyıl sonlarında ortaya çıkan mekanik saatler, düşen ağırlıklar sistemiyle işliyordu. Gong çalan ilk kamuya açık saat 1335’te Milano’da dikilmişti. İngiltere’de günümüze dek ayakta kalmış en eski saat 1386 tarihli, Salisbury Katedrali saatidir. O dönemlerde saatlerdeki günlük sapma büyük olasılıkla yarım saat kadardı ve saatin ön yüzünde yer alan işaretler de en fazla saat başlarıyla sınırlıydı.
Sarkaç mekanizmasının 17. yüzyılın ikinci yarısında, Christian Huygens tarafından geliştirilmesiyle birlikte, saatlerde dakika işaretleri de görülmeye başlandı ve bunu 18. yüzyılda gökbilim gözlemevlerinin sarkaçlı saatlerinde ve deniz kronometrelerinde yer alan saniye işaretleri izledi. 17. yüzyıl içinde ve 18. yüzyılın ortalarına dek zaman ölçümündeki doğruluk günde 10 saniyeden, 1/5’ine kadar yükseldi.
O günden bu yana zaman ölçümü çok daha kesinlik kazandı. Çoğumuz zamanı radyo veya televizyondan, telefondaki “konuşan saat”in bipinden veya internetten takip ettiğimiz saatten öğrenmekten yeterince memnunuzdur. Ama bilimciler ve Systeme International bu konuda ancak atom saatine güvenir. Tıpkı metre gibi saniye de artık geleneksel ölçülere değil doğaya göre tanımlandı.