Tarih

Tırnova Cadı Olayı Nedir?

Bu yazımızda bahsi geçen paranormal olay, kulaktan kulağa yayılan bir efsane değil, Osmanlı’nın resmi gazetesinde yer bulan gizemli bir olaydır. 1833 yılında yaşanan bu olay, Balkanlar’da bir Türk kasabası olan Tırnova’da yaşayan 7’den 70’e herkesi korku içinde bırakmıştır. Ürpertici Tırnova Cadı olayı hakkındaki detayları yazımızın devamında bulabilirsiniz.

Tırnova Cadı olayı

Tırnova Köyü Nerede?

Takvim-i Vekayi gazetesinin 5 Eylül 1833 tarihli sayısında yayımlanan Tırnova Cadı olayı adını aldığı Tırnova’da yaşanmıştır. Tırnova, günümüzde Bulgaristan sınırları içerisinde bulunan ve Sofya’nın batısında yer alan bir şehirdir. 1393 senesinde, I. Bayezid devrinde Osmanlı tarafından ele geçirilmiştir. Olay Osmanlı’da yeniçeri kültürünün yok edilmeye çalıştığı dönemde yaşanmıştır. Olayla ilgili kayıtlar ve yayımlanan makalelerde “yeniçeri vampirleri” ve “yeniçeri cadıları” ibareleri de geçmektedir.

Tırnova Cadı olayı

Tırnova Cadı Olayı

Tırnova’da gün batımından sonra gizemli olaylar yaşanmaya başlamıştı. Un çuvallarının boşaltılması, una toprak karıştırılması, yoldan geçen birinin kafasına taş atılması, Tırnova köylerindeki halkın saldırıya uğraması ve saldırı sonrası bitkin hissetmesi halkı korkutuyordu.

Tırnova’nın cadı istilasına uğradığı konusunda hemfikir olan halk İslimiye kasabasında yaşayan ve “cadıcı” diye nam salan Nikola Efendi’ye durumu bildirdi. Nikola Efendi Tırnova Cadı olayı hakkındaki detayları öğrenmek için Tırnova’ya geldi ve halkla konuşup incelemeler yaptı. Nikola Efendi, 800 kuruş karşılığında kasabayı cadılar temizleyeceğini söyledi.

“Cadıcı” Nikola Efendi, Tırnova kadısı Ahmet Şükrü Efendi ve halkla birlikte cadıların yattığı mezarları belirlemek üzere mezarlığa doğru yola çıktı. Mezarın yönünü bulmak için resimli bir tahtayı parmağına takarak çevirmeye başladı. Tahtanın yönüne göre iki adet mezar tespit edildi. Mezarlarda yazan isimler Tetikoğlu Ali Alemdar ve Abdi Alemdar’dı. Bu isimler önceden Yeniçeri Ocağı’nda olup soygun, gasp ve yaralama olaylarında adı geçen kişilerdi.

Nikola Efendi’nin yaptığı araştırmada sıra dışı bir durum fark edildi: Yeniçerilerin cesetleri bozulmamıştı. Musallat olan ruhların hemen defedilmesi gerekiyordu. Nikola Efendi bunun için cesetlerin karınlarına kazık çakmak ve kalplerini kaynar suda haşlamak gerektiğini belirtti. Ancak bu yapılanlar korkutan olayları durdurmaya yetmedi. Bunun üzerine cesetler yakıldı ve külleri mezarlara gömüldü. Sonrasında hiçbir olay yaşanmadı.

Bazı kaynaklara göre Tırnova Cadı olayı II. Mahmud’un 1826 yılında Yeniçeri Ocakları’nı kaldırmasından sonra gerçekleşmişti. Amaç halkı yeniçerilerden nefret ettirip onların yarattığı kültürü yok etmekti. Nitekim halk olaydan sonra Yeniçeri Ocağı’ndaki kişilerin mezar taşlarını ve mezarlarını yok etmiştir.

Tırnova Cadı olayı

Tırnova kadısı Ahmet Şükrü Efendi İstanbul’a gönderdiği resmi yazıyla olayı anlatmıştır. Takvim-i Vekayi gazetesinin 5 Eylül 1833 tarihli sayısında yayımlanan mektup şu ifadeleri içermektedir:

“Tırnova’da cadılar türedi. Gün battıktan sonra evlere dadanıp, erzak namına ne varsa; un, yağ, şeker, bal gibi şeyleri birbirine katıp içlerine bazen toprak bile karıştırıyorlar. Evlerin içlerine girerek yüklüklerdeki yorgan, şilte, yastık ve bohçaları didikleyip açıyorlar. Zaman zaman insanların üzerine taş, toprak, çanak çömlek attıkları halde kimse bir şey görmüyor. Birkaç erkek ve kadının da üstüne saldırdılar. Bunlara sorduğumuzda, ‘Sanki üzerimize manda çöktü sandık!’ dediler ama bir şey görmemişlerdi. Bu sebeple birçok mahalle sakini evlerini başka yerlere taşımak zorunda kaldılar. Halk, en sonunda bunun cadı işi olduğuna karar verdi.

Civar kasabalardan İslimye’de yaşayan ve cadı çıkartmakla şöhret bulmuş olan Nikola isimli bir Rum, bu işi halletmek üzere kasabaya çağrıldı ve kendisiyle işi halletmesine karşılık 800 kuruşa pazarlık edildi. Nikola, beraberinde getirdiği üzeri resimli bir tahtayla kasaba mezarlığına gitti ve bunu parmağının üzerine yerleştirerek çevirdi. Resimli tahta hangi mezara dönük durduysa o mezarın cadılı olduğunu gösterdi.

Resimli tahtanın dönük kaldığı mezarlar hayattayken şimdi kaldırılmış olan Yeniçeri Ocağı’na mensup iki yeniçeriye, Ali Alemdar ve Abdi Alemdar adındaki iki eşkıyaya aitti. Bunların mezarını açtığımızda karşılaştığımız manzara korkunçtu. Her ikisinin cesedini de yarım misli büyümüş, kılları ve parmaklarıyla tırnaklarını üçer dörder kat uzamış bulduk.

Mezarlar açılırken bekleşen bütün kalabalık bu manzarayı gördü. Bu iki zorba, yeniçeri ocağı kaldırılırken her nasılsa yaşlarının ileri olmasından dolayı cellât eline düşmeyerek ecelleriyle ölmüşlerdi. Sağlıklarında yaptıkları zorbalığın devamı olarak şimdi de kötü ruhları zavallı kasaba halkını rahatsız etmeye başlamıştı.

Cadıcı Nikola’ya göre, bunların sonsuza kadar ortadan kaldırılmaları için karınlarına birer ağaç kazık saplanması ve yüreklerinin kaynar suya atılarak haşlanması gerekiyordu. Mezarlarından çıkarttığımız ölülerin karınlarına söylendiği gibi birer ağaç saplayıp, yüreklerini dahi yerlerinden sökerek kaynar suya atıp haşladılar. Fakat bunların hiçbirisi kâr etmeyince Nikola bu sefer cesetlerin yakılması gerektiğini söyledi. Şer’an izin verildi ve cesetler hemen oracıkta yakıldı. Böylelikle çok şükür kasabamız cadı belâsından kurtulmuş oldu!..”

Tırnova Cadı Olayı ile ilgili videolar

https://youtu.be/x-C21eFahAs

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu