Kamuoyu Yoklamaları
Oy Verme Davranışına Yönelik Çalışmalar
Kamuoyu yoklamaları, pazar araştırmaları ve toplumsal araştırmalar, politikacıların, ticari kuruluşların ve akademisyenlerin vazgeçilmez araçlarıdır. Tarihçi Theodore Porter, Trust in Numbers’da şöyle diyor: “Oy verme davranışına yönelik çalışmalar siyasal bilimlere, seçim yoklamaları üzerinden, pazar araştırmaları sayesinde girdi.” Ama bu araştırmaların, elde edilen sonuçları tartışmalı kılabilen kimi zayıf yönleri de yok değil.
Karşılaşılan güçlüklerden biri, özellikle uluslararası çapta veri toplama işleminin maliyeti olması, dolayısıyla da örnek grupların kimi zaman yetersiz kalmasıdır. İkincisi, insanlar mantıken birbirine denk sorulara, farklı cümlelerle ve farklı sırayla yanıt verdikleri için, verilen yanıtların standartlaştırılması da zordur. Üçüncüsü, verilen yanıtlar abartılı veya yalan olabilir. Ulusal Kamuoyu Araştırma Merkezi‘nce, Chicago Üniversitesi’nde Amerikalılar arasında kısa süre önce gerçekleştirilen bir araştırmada, yüzde 24-30‘luk bir kesim en az haftada bir kez kiliseye gittiğini iddia etti. Ama araştırmacılar yanıt verenlerin tipik olarak yanıtlarını 70 kadar abartılı verdiklerini kaydettiler. Konunun hassasiyeti ne denli yüksekse, yanıt verenlerin gerçekleri gizleme olasılığı o kadar artar.
(Araştırmadan kişisel herhangi bir kaygıları olmayan profesyonel anketörlerin aksine) akademisyenler katı bir “kutuyu işaretleyin” yaklaşımı yerine, insanları kendi sözcükleriyle yanıt vermeye teşvik ederek, bu sorunların ikincisi ve üçüncüsü gidermeye çalışırlar. Ama bu incelikli yaklaşım, hem anketör hem de yanıtlayandan fazla zaman talep etmenin yanında, yanıtların karşılaştırılmasını da zorlaştırır. Her şeye rağmen, akademik davranış araştırmaları yadsınamaz derecede ilginç sonuçlar verir.
Elektronik Oylama
İnternet dünyası kamuoyu yoklamalarını araştırmacılar için daha ucuz kılmış olabilir ama daha güvenli kıldığı söylenemez. Ayıca 2000 yılı ABD başkanlık seçiminde çoğu Floridalı seçmenin “delikli oy kağıdı”nda yaşanan fiyaskonun ardından alevlenen elektronik oylama tartışmalarını dindirmediği de şüphesiz. Elektronik oylama sistemi konusunda akademik bir yetkili olan Rebecca Mercury’ye göre, “Adil, demokratik bir seçim için, sayımların görünür, şeffaf biçimde yapılması, oy pusulasının hatasız kullanıldığının doğrulanması gerekir.” Mercury ve diğerleri, adaleti garantilemenin tek yolunun, elektronik oylama makinesinin oylama esnasında bir kağıt kopya basması olduğunu düşünüyor. Seçmen bu kağıdı oyunu vermeden önce gözden geçirebilir, yetkililer de adayların sayısı birbirine yakınsa bu kağıtları yeniden sayabilir.
Dünya Mutluluk Haritası
“Dünya mutluluk haritası, 2006. Harita dünya çapında 80,000 kişiyi içine alan 100’den fazla çalışmanın analiz edilmesi ve bu verilerin Unesco, CIA, Yeni Ekonomi Vakfı, WHO, Veenhoven Veritbanı, Afrobarometre ve UNHDR’nin verileriyle birleştirilmesi sonucu ortaya çıktı. Derleryici sosyal psikolog Adrian White, mutluluk ile sağlık arasında ve hemen ardından da varsıllık ile yoksulluk arasına güçlü bir ilişki olduğunu belirtiyor. Danimarka’nın 1 numarada durduğu mutluluk listesinin en tepesinde İskandinavya yer alıyor. ABD ise Almanya, İngiltere ve Fransa’nın önünde, 23. sırada yer alıyor. Asya ülkeleri, Çin (82.), Japonya (90.) ve Hindistan (125.) belki de şaşırtıcı şekilde alt sıralarda yer alıyor: bkz. aşağıdaki dünya mutluluk haritası.