Eşkıya Filminin Konusu Ve Oyuncuları Kimdir?

Yiğit Öğrük29 Mayıs 2021

706

Türk sinemasının kült filmlerinden Eşkıya, 1966 yılında Yavuz Turgul’un yönetmenliğinde vizyona girmiştir. Cumali karakterine hayat veren Uğur Yücel ve Baran karakterine hayat veren Şener Şen’in başrollerini oynadığı filmde, Kamuran Usluer, Yeşim Salkım ve Özkan Uğur gibi önemli oyuncular yer almıştır.

2004 yılına dek Türk Sinemasının en çok izlenen film unvanını elinde bulunduran Eşkıya, o tarihe dek en yüksek gişe hasılatını da elinde bulundurmaktaydı. Şener Şen’in başrolünde yer aldığı film hakkında bazı bilgiler bu yazımızda.

Uğur Yücel ve Şener Şen’in başrollerini paylaştığı Eşkıya, 1996-1997 film sezonunda 2 milyon 568 bin 339 kişi tarafından izlenmiştir. Gişe istatistiklerinin hesaplanmaya başladığı 1989 tarihinden sonraki dönemde, gösterime girmiş ve 1996-2001 yılına dek Türk sinemasının gelmiş geçmiş en yüksek gişe hasılatı elde eden film olarak tarihe geçmiştir. Ayrıca Eşkıya, Türk Sinema’sının “dönüm noktası” olarak bilinen bir filmidir.

Eşkıya Filminin Konusu

35 yıl önce Cudi dağında bir grup eşkıya askerler tarafından yakalanır. Bu 35 yıl içinde eşkıyaların neredeyse hepsi ya türlü hesaplaşmalardan ya da hastalıklardan dolayı can vermiştir, biri dışında; Baran (Şener Şen). Baran’ın uzun mu uzun süren mahkumiyetinin ardından Viranşehir Cezaevi’nden tahliye olması ile start alan film, Baran’ın doğduğu toprakların baraj sularının altında kaldığını öğrenmesiyle devam etmektedir.

Köyde görmüş olduğu Ceren Ana (Zübeyde Erden) Baran’a 35 yıllık mahkumiyeti sırasında olan bitenleri anlatır. Geçmişinin peşine düşmeye kararlı olan Baran, Ceren Ana’nın telkinlere karşın yine de yola düşer.

Kendisini jandarmaya ihbar ederek yakalanmasını sağlayan Mustafa’dan (Kemal İnci) yıllardır bilmediği bir gerçeği öğrenmiştir. Hapse girmesine neden olan en yakın arkadaşı Berfo’nun (Kamran Usluer) ihaneti olmuştur.

Berfo, Eşkıya’nın yıllarca biriktirmiş olduğu altınları ondan çalarak Eşkı’yanın çocukluk aşkı olan Keje’yi (Şermin Hürmeriç) babasından satın alarak İstanbul’a yol almıştır. Olanlardan dolayı vicdan azabı çeken Mustafa, Eşkıya’nın hapisten çıktığı gün kendisini infaz edeceğinden hiç şüphesi yoktur. Ancak Eşkıya’nın aklında tek bir şey vardır, Keje.

İstanbul’da Bir Eşkıya

Tren’le İstanbul’a hareket eden Eşkıya, yolda giderken Beyoğlu’nun arka sokaklarında yetişmiş, uyuşturucu, pavyon, kumarhane muhabbetinin içinde büyümüş genç bir adamla Cumali (Uğur Yücel) ile karşılaşır. Cumali, babasının kendisini aldatmış olan üvey annesini öldürmesi nedeniyle hapse girmesinin ardından halasının yanına verildiği ve halasının evinde yaşadığı cinsel tavizle geçen bir çocukluk döneminin acısını sert adam rolüne bürünerek çıkartmaya çalışan bir kaybedendir.

Babasının Yılmaz Güney hayranı olması nedeniyle İnce Cumali filminden adını almış olan ve bir uyuşturucu kuryesi olan Cumali, Haydarpaşa Garı’nda kendisini bekleyen polisleri görünce “emanetle” yakalanmamak adına Eşkıya’nın heybesiyle kendi çantasını takas yapar ve kendisinden ona vermiş olduğu çantasını patronu olan Demircan’a (Melih Çardak), Tarlabaşı’nda yer alan oto tamirhanesine götürmesini ister.

Polis’in takibinden kurtulan Cumali’yi bu kez patronu Demircan’ın sorgusu beklemekte. Polis’ten kurtuluş şeklinin muhbirlik olduğunu düşünen Demircan onu konuşturmaya çalışırken onu elinde çanta ile tamirhanenin kapısında bekleyen Eşkıya kurtarır.

Ne Keje’nin adresini ne de İstanbul’u bilen Eşkıya’nın çaresiz durumunu gören Cumali, kendisine Tarlabaşı’nda yaşadığı otelde bir oda ayarlar. Birbirlerinin yaşam öykülerini öğrenmeye başlayan, ailesiz büyümüş Cumali ile ömrünün büyük bir bölümünü hapishanede geçiren

Eşkıya git gide baba oğul ilişkisi yakalamışken, Cumali Keje’yi bulması için Eşkıya’ya yardım etmeye karar verir. Hapishane’de sevgilisi Emel’in (Yeşim Salkım) abisi olarak tanıtmış olduğu Sedat’ı (Özkan Uğur) ziyarette bulunan Cumali, Sedat’ın hapishaneden kurtulması için gereken rüşveti bulmaya çalışır.

İstanbul’un ihtişamına kapılan Eşkıya aynı gece otelin sabit konuklarından Artist Kemal (Kayhan Yıldızoğlu) ve Andrey Mişkin (Necdet Mahfi Ayral) ile birlikte televizyon seyrettiği sırada Mahmut Şahoğlu’nu (Berfo) tanır.

Eşkıya bir sonraki gün Cumali ile birlikte ülkenin en varsıl ve şaibeli işadamlarından biri olan Berfo’nun villasının önüne gelir. Araç konvoyu ile evinden çıkan Berfo bu sırada Baran’ı tanır. Devlet kanadında da güçlü durumda olan Berfo, Cumali ve Baran’ı önce gözaltına aldırır ve ardından tekrar serbest bıraktırır.

Serbest kalmasının ardından Eşkıya Berfo’nun adamları tarafından Berfo’nun villasına getirilir. Berfo, Baran’a karşı ihanetinin 35 yıllık hikayesini anlatır ve Eşkıya’dan 35 yıldır ağını bıçak açmayan Keje’yi konuşturmasını ister. Beklemediği bir anda karşısında Eşkıya’yı gren Keje yıllardır süregelen sessizliğini bozar. Eşkıya onu oradan alma sözünü vererek villadan ayrılır.

Cumali, Emel’in kendisine abisi olarak tanıtmış olduğu Sedat’la kaçtığını öğrendiği gün, kendisinden mal çalmasından şüphelenen Demircan tarafından uyarılır. Sedat ve Emel’i kaldıkları otelde basan Cumali, Eşkıya’nın türlü telkinlerine karşın öfkesine yenik düşerek ikisini de öldürür.

Artık Eşkıya ile birlikte kaçma yolunu seçen Cumali Demircan’dan saklamış olduğu almak için kaldığı otelin önünde bir polis memuru tarafından vurulur ancak yine de kaçmayı başarır. Bir sonraki gün saklanmak için gittiği halası onu evde istemez.

Demircan Cumali’nin kendisinden mal çaldığını fark eder ve parasına karşılık Cumali’yi ve üç arkadaşını tamirhanesinde rehin tutar. Cumali’nin Demircan’a olan borcuna Eşkıya kefil olur, Keje’ye almayacak olmasına karşılık olarak Berfo’dan alacağı çeki Demircan’a Cumali’nin borcu karşılığında verir.

Cumali, serbest kaldıktan sonra tekrar mahalleye döner ancak Demircan’a verilen çekin karşılıksız çıkması sonucunda Cumali Demircan’ın adamları tarafından vurulur. Ağır bir şekilde yaralanan Cumali, kalmış olduğu otelin terasında Eşkıya’nın yanında ölüme gider.

Oğlu gibi gördüğü ve sevdiği Cumali’nin ölümünün ardından sırasıyla Berfo, Demircan ve son olarak da aynı otelde yaşayan emektar hayat kadını Sevim Abla’nın (Güven Hokna) satıcısını öldüren Eşkıya, Beyoğlu çatılarında saklanmaya başlar. Sonunda bir evin çatısında polis tarafından etrafı çevrilir.

Polisle girmiş olduğu çatışmanın ardından Ceren Ana’nın Baran’ı koruması için vermiş olduğu muskanın kaybolmuş olmasını ölümün bir işareti olarak gören Eşkıya, art arda patlayan silah seslerinin havai fişek seslerine yoğrulduğu bir anda çatıdan kendini boşluğa bırakırken havai fişekleri ilk kez görmesi ve çok sevmesi nedeniyle “ışıklar sönmeyecek lo!” cümlesiyle yaşamına son vermiştir.

Keje 2009 ESKIYA FILMI EN GÜZEL SAHNESI

https://www.youtube.com/watch?v=kYizuutmZgw

Eşkıya – Fırat Ağıtı