Aşkı Öldüren 11 Davranış
Aşkı öldüren davranışlar çiftleri hem ilişki bazında, hem de bireysel anlamda mutsuzluğa ve umutsuzluğa sürüklemektedir. Aşk ve sevgi bir birlikteliğin ya da evliliğin sağlıklı bir şekilde idame edebilmesi için mutlak unsurlardır. Ancak gerek çocukluk travmalarımız, gerek model aldığımız ilişki biçimleri, gerekse de günlük hayatın getirdiği strese ve yoğunluğa bağlı mental yorgunluklarımız sebebiyle ilişkilerimize gerekli özeni gösteremiyoruz. Bu da çatışmalara ve ayrılıklara sebebiyet vererek aile kavramının yok olmasına yol açıyor.
Peki hiç düşündük mü; büyük bir heyecan ve istek duyarak hayatımızı birleştirip, hayalini kurduğumuz bir evliliğin devamı, neden aynı seyirde ilerlemez ? Bir ilişkide son noktaya gelindiğinde muhakkak bunda her iki tarafın da payının olduğu bir gerçektir. Nerede hata yapıyoruz ? Filmlere konu olan bir replik vardır ki; ”sevgi,emektir.” Peki bu emek nasıl verilmelidir ? Bu yazımızda kadın-erkek ilişkilerine tüm şeffaflığı ile dokunarak partnerimize karşı yaptığımız hatalar ve aşkı öldüren davranışlar ile ilgili bilgiler vereceğiz.
Aşkı Öldüren Hatalı Davranışlar Nelerdir ?
İletişimsizlik: ”Günün nasıl geçti, benimle paylaşmak istediğin bir şey var mı, ben buna üzüldüm, sen kendini nasıl hissettin?” Bu gibi soruların sorulmadığı, diyalogların kurulmadığı, çiftlerin birbirlerinin ruh hali hakkında bilgi sahibi olmak için çabalamadığı ilişkiler, ne yazık ki hüsranla sonuçlanabiliyor. Oysa en değerli şey; ”konuşabiliyor olmak ! ”
Bencillik: Evlilik ya da ilişki iki kişilik bir yolculuktur. Bu yolculukta taraflardan birinin veya her ikisinin yalnızca bireysel düşünmesi, kendi adına kararlar vermesi, kendi isteklerine göre davranarak hayatı partneri ile paylaşmaması, aşkı öldüren davranışlarda ilk sıralarda yer alıyor. Karşılıklı fikir alışverişlerinin yapıldığı ve ortak paydada buluşulan ilişkiler çok daha uzun ömürlü !
Kötü alışkanlıklar : Alkol, kumar, uyuşturucu gibi aşkı öldüren bağımlılıklar, gerek ekonomik anlamda gerek sosyal alanlarda ilişkileri çıkmaza sokarak, çatışmaları artırıyor. Muhakkak bu duruma karşı tedavi olunması ve bir değişim yaşanması gerekiyor.
Ailelerin müdahalesi : İlişkiler ve evlilikler yaşanırken aileler yanımızda olmalı, arkamızda durmalı, onlara gereken özen gösterilmelidir. Ancak aramızda olmalarına da izin verilmemelidir. Alınacak kararlar, yaşananlar ve aileyi ilgilendiren tüm konular çiftlerin mahremiyeti çerçevesinde olmalıdır.
Eşini değiştirmeye çalışmak : Teşvik etmekle değiştirmek arasındaki fark anlaşılmalıdır. Onun karakterini tümüyle baştan yaratmak için onu zorlamak ya da kişisel alanlarını ihlal ederek sürekli eleştirel yaklaşmak bir süre sonra soğuk rüzgarların esmesine sebep olacaktır !
Kıskançlık: İlişkileri yoran, tarafları boğan ve güvensizlik hissini ön plana çıkararak, çiftlerin arasına mesafeler girmesine neden olan ve dolayısıyla aşkı öldüren bir davranıştır. Ayrıca büyük tartışmaların da önemli bir kısmının sebebinin kıskançlık olduğu ortaya konmuştur.
Yalan: İlişkide şeffaflık, dürüstlük ve ”kendin olmak” temel kavramlardır. Aksi takdirde ilişkinin gerçekliği ve soft yapısı bozulmaya mahkum olacaktır. Bu da beraberinde kadın ve erkeğin birbirinden uzaklaşmasına yol açmaktadır.
Saygısızlık : Eşin ya da partnerin sınırlarını ihlal etmek, toplum içerisinde onu rencide etmek, benliğine saygı duymamak ya da alaycı ifadelerde bulunmak karşı tarafla aranıza duvar örmektedir. Tüm ilişkilerde olduğu gibi kadın-erkek ilişkilerinde de en önemli unsur saygıdır.
Sevgisizlik : Sevgi, pek çok şeyin tolere edilmesine sebep olan ve birlikte yol almayı sağlayan ana faktörlerden biridir. Sevginin duyulmadığı ve daima eleştirel gözle bakılan ilişkilerin ömür boyu sürmesi imkan dahilinde değildir !
İlgisizlik : Çiftler birbirlerinin hayatıyla, hissettikleriyle, yaşadıklarıyla ilgilenerek özveride bulunmalıdırlar. Yoksa bu davranışı bir süre sonra normalleştirerek, aynı evde yaşayan iki yabancıya dönüşmeleri hiç de zor olmayacaktır.
Cinsellikten kaçmak : İlişkilerin büyük bir yüzdesini oluşturan cinsel hayatın yaşanmaması, bedensel ve ruhsal açlıklara yol açarak soğukluğa neden olmaktadır. Öyle ki bir süre sonra iki arkadaşa dönüşen çiftler, sonunda ayrılık yolunu tercih etmektedir.