Suda Doğum Nedir? Avantajları Nelerdir?
Suda doğum nedir? Doğuma özel olarak tasarlanmış ve sıcaklığı da yine özel olarak ayarlanmış, su dolu bir küvette gerçekleştirilen doğum sürecini ifade etmektedir. Gebelik haberini alıp hayatlarında yepyeni başlangıçlara imza atan anne adayları, hamileliğin son dönemlerinde tatlı bir telaş içine girmektedir. ”Nasıl doğum yapacağım, hangi yöntem benim için daha uygun?”
Her ne kadar bu soruların cevapları hekim tarafından veriliyor ve kişiden kişiye göre değişkenlik gösteriyor olsa da, çeşitli alternatiflere göz atmakta fayda var! Son 30 yıldır yurdumuzda ve tüm dünyada yaygın bir şekilde kullanılan su içerisinde doğum yapma yöntemi, sağladığı kolaylıklar sayesinde, her geçen gün daha fazla tercih sebebi olabiliyor.
Peki bu kolaylıklar ve avantajlar nelerdir, yöntem herkes için uygun mudur? İşte biz de bu yazımızda sizlere; bu soruların cevabı niteliğinde bir takım bilgiler veriyor olacağız. Konuya ilişkin videolara ise yazımızın sonunda ulaşabilirsiniz.
Suda Doğumun Avantajları Nelerdir?
Suda yapılan doğum; normal doğumun çok daha konforlu hale getirilmiş bir versiyonudur. Öncelikle; yaklaşık 37 dereceye ayarlanmış ve dezenfekte edilmiş su ile doldurulan, küvet şeklinde bir ünite hazırlanır. Ardından hekim kontrolünde anne adayı bu küvetin içerisine girer ve önerilen pozisyonlarda ıkınmaya başlar. Vajinal yoldan bebeğin dünyaya gelmesiyle de süreç sonlanmış olur.
Peki bu yöntemin anne ve bebek için ne gibi yararları vardır, bunlara bir bakalım…
- Sıcak su vajinal kaslarda yaşanan gerilimi azaltarak rahmin açılmasına olanak sağlar.
- Anne adayının ve dolaylı yoldan da olsa bebeğin stres seviyesini bir hayli düşürür.
- Anne karnındaki dış dünya ile ilk kez tanışacak olan bebeğin, bu farklı ortama yumuşak geçiş yapmasında etkili olur.
- Su zaten yapısı gereği naturel ve huzurlu bir ortam oluşturmaktadır. Bu ortam sayesinde; doğuma bağlı travmaların yaşanma ihtimali, hem anne hem de bebek için oldukça azalır.
- Suda doğum, kasılmaların verdiği sancı hissini azaltır. Anne adayının canının daha az yanmasına yardımcı olur.
- Suyun kaldırma kuvveti nedeniyle hissedilen vücut ağırlığı düşer. Bu da anne adayının hareket alanını ve hareket kabiliyetini genişletir.
- Normal doğum bazen yarım saat gibi kısa bir sürede gerçekleşebileceği gibi bazen de 8-10 saat boyunca sürebilmektedir. İşte suda doğum sayesinde, bu süre çok daha kısa olup, süreç hızla atlatılabilir.
- Suyun verdiği yumuşak ve dingin duygular, beyinde endorfin adını verdiğimiz mutluluk hormonunun salgılanmasını kolaylaştırır. Bu da anne adayının çok daha az ağrı ve gerginlik yaşaması anlamını taşır.
- Bebeğin çıkış yaptığı doğum kanalı su etkisiyle yumuşayarak daha fazla esneklik kazanır. Böylece doğum çok daha kolay bir biçimde gerçekleşir.
- Epizyotomi adı verilen vajinal bölge kesilerinin atılma ihtimali suda doğum yönteminde oldukça düşüktür. Dolayısıyla doğum sonrası iyileşme süreci çok daha kısa olmaktadır.
- Normal doğum yaparken; bazı durumlarda, zamanının gelmiş ve miadının dolmuş olmasına rağmen, anne adayının sancısı ve kasılmaları başlamaz veya yetersiz kalabilir. O zaman suni sancı denilen yönteme başvurulur. Bu bir medikal müdahale sayılmaktadır. Ancak suda doğum yönteminde, böyle medikal müdahalelere çoğu zaman gerek duyulmaz ve doğal süreç işler.
Suda Doğum Kimler İçin Uygun Değildir?
Yurtta ve dünyada pek çok hekim ve sağlık personeli tarafından güvenle önerilen bir yöntem olsa da, suda doğum bazı hasta grupları için tercih edilmemelidir. Bu konudaki en doğru kararı hiç şüphesiz ki doktorunuz verecektir. Peki hangi hasta gruplarının suda doğum yapması sakıncalıdır, bir bakalım…
- Yüksek riskli gebelikler (perinatoloji uzmanları tarafından takip edilmiş olan hamileler)
- Çoğul gebelikler (ikiz veya daha fazla bebeğin rahim içinde bulunduğu hamilelikler)
- 37 haftanın altında olmasına rağmen doğumun başladığı veya yapılması gerektiği gebelikler (erken doğum)
- Anne adayında herhangi bir nedene bağlı olarak tespit edilmiş enfeksiyon durumu
- Anne adayında, miktarı fark etmeksizin yaşanan vajinal kanamanın olduğu hamilelikler
- İri bebek (bebeğin kilosunun fazla olması hali)
- Bebeğin anne karnındaki pozisyonunun doğum için uygun olmaması
- Plasenta previa adı verilen sağlık sorununun varlığı (rahim ağzının plasentayı kapatması)
- Anne adayının önceki doğumunu veya doğumlarını sezaryen ile yapmış olması
- İleri evrede preeklampsi oluşması (gebeliğe bağlı ve kontrol altına alınamayan yüksek tansiyon veya şeker hastalığı nedeniyle yaşanan zehirlenmeler) olarak sıralanabilir.