Son günlerde ünlü sanatçı Mehmet Ali Erbil’in rahatsızlanmasıyla yeniden gündeme gelen kaçış sendromu, vatandaşlarda büyük merak uyandırdı. Banyoda düşme sonucu hastaneye kaldırılan Mehmet Ali Erbil’in durumundaki düzelmenin kaçış sendromu hastalığının nüksetmesiyle zorlaştığı belirtildi.
Peki Kaçış Sendromu nedir? Belirtileri nelerdir? Bu soruların cevaplarını yazımızın devamında bulabileceksiniz.
Kaçış sendromu, tıp dilince Clarkson hastalığı olarak bilinir. İlk Kez 1961 yılında Clarkson ve arkdaşları tarafından tanımlandığı için bu ismi almıştır. Kaçış sendromu, damar içi kan basıncındaki dengesizlikler sonucu ortaya çıkar. Sistemik kapiller kaçış sendromunda tekrarlayan damar içi sıvısının azalması sonucu ortaya çıkan şok atakları ile kendini belli eder ve nadiren görülen bir hastalıktır.
ABD, Avrupa, Japonya, Hindistan ve Kuveyt gibi dünyanın dört bir yanında tespit edilen Kaçış sendromu hastalığı, hayatı tahdit eden bir hastalıktır. Dünyada sadece 792 hastada tespit edilen bu hastalık, Türkiye’de de ilk defa ünlü sanatçı Mehmet Ali Erbil’de tespit edilmiştir.
Atakları her ay ya da senelerce arayla olabildiği için tespit edilmesi zor bir hastalıktır. Kriz önleyici tedavide solunum yolları enfeksiyonlarında kullanılan ilaçlar veya astım bronşit tedavisinde verilen ilaçlar kullanılıyor.
Kaçış Sendromunun Belirtileri
Ataklar arasında geçen zaman zarfında hasta son derece sağlıklıdır. Neye bağlı olarak ortaya çıktığı ve vücudun çalışmasının nasıl bozulduğu henüz tam olarak belli değildir. Kılcal damarlardan dışarıya sıvı çıkışındaki hız ve miktarında artışlar meydana gelir.
Kılcal damarlarda meydana gelen bu değişiklikle damar dışına sıvı sızması artar. Akciğer-kalp-karın zarı gibi vücudun iç boşluklarına ve kasların içine kılcal damarlardan sızan kanlar birikir. Damar içi kan basıncı ve tansiyon düşünce şok tablosu ortaya çıkar. Damarlardan vücudun boşluklarına sıvı kaçmasına neden olan bazı ihtimaller olsa da asıl neden tam olarak bilinmemektedir.
Hastaların şikayetlerine baktığınızda aslında hepsi günlük hayatın içinde sıkça karşılaşılan belirtilerdir. Hastalar bulantı, kusma, karın ağrısı, halsizlik, kaslarda ağrı ve yorgunluk gibi belirgin tanımlayıcı özellik göstermeyen şikayetlerle doktora başvururlar. ‘Septik şok ‘ tablosuyla yani kana karışan mikrobik etkenlerle ortaya çıkan şok tablosuyla çok benzediği için karıştırılabilir.
Ataklar esnasında damar içi sıvısında ani ve çok fazla azalma olması, kandaki albümin değerlerinin düşük olması, kandaki koyulaşmanın artması, akıcılığın azalması bazen de monoklonalgamopati denilen özel bir laboratuar bulgusu tespit edilebilir.
Hekime başvuran hastalar gözlendiğinde yaygın bir şekilde bağırsaklarda ödem, asit, akciğer ve kalp zarında ve hatta kaslarda sıvı birikip hastanın yaşamının tehlikeye girdiği görülebilir. Kaçış sendromunda ani ve hızlı olarak gelişen kan basıncındaki azalma zamanında tedavi ve takiple önlenemezse birden fazla organın çalışması yetersiz hale gelebilir. Bu da hasta için uzun bir tedavi sürecini ve hatta ölümü işaret edebilir.
Sıvı- elektrolit tedavisiyle kan basıncının normal değerlerde tutulmaya çalışılması böbrek, kalp ve beyin gibi hayati organların hasar görmesini önleyebilir. Unutmamalısınız ki her hastanın tedavisi o an yapılan tetkik v elde edilen bulgulara göre değişiklik gösterebilir