Büyük Sanatçıların Bilinmeyen Yaşamları
Pablo Picasso‘dan tutun da Van Gogh‘a, Frida Kahlo‘ya varana kadar beş büyük sanatçı hakkında bilinmeyen anekdotlar sunan Büyük Sanatçıların Bilinmeyen Yaşamları, şimdiye dek saklanan, bilinmeyen ne varsa ortaya koyuyor. İşte size hiçbir zaman unutamayacağınız bir sanat bilgisi.
İşte Hikayeleri Gizli Kalmış 5 Sanatçı:
1. Vincent Van Gogh:
30 MART 1853 – 29 TEMMUZ 1890
BURCU: KOÇ
MİLLİYETİ: HOLLANDALI
EN ÖNEMLİ ESERİ: YILDIZLI GECE (1889)
TEKNİĞİ: TUVAL ÜZERİNE YAĞLI BOYA
TARZI: POST – EMPRESYONİST
Zavallı Van Gogh bir rahat nefes alamadı, hele iş kadınlara geldi mi! İlk tutkusu Londra‘daki ev sahibesinin kızınaydı, ama sonunda evlilik teklifi edecek cesareti topladığında, kızın başka biriyle nişanlandığını öğrendi.İkinci kara sevdası kuzenine, kısa süre önce dul kalmış Kee Stricker’e yönelikti. Van Gogh 1881 yazını Etten‘de, anne babasıyla ve Kee ile yaşayarak geçirdi. Ondan yedi yaş büyük olan kadın şefkatli ve sempatikti, Van Gogh’da bir saplantı halini aldı. Evlenme teklifi etti, ama kadın onu kararlılıkla geri çevirdi. Bunun üzerine peşinde düştü, onu Amsterdam‘a kadar takip etti; yengesiyle amcasının başlarının etini yedi. Bir gün elini lambanın alevine tuttu, onlar kuzenini görmesine izin verene kadar da orada tutacağını söyledi; amcası alevi üfleyip söndüremeden acıdan bayıldı.
Van Gogh’un dikkati nihayet yeni bir aşkla dağıldı, ama bu da o kadar uygunsuzdu. (“Sien” diye bilinen) Clasina Maria Hoornik küçük bir kızı olan, hamile, alkolik bir fahişeydi. Van Gogh talihsiz kadını “kurtarıp” evine almaya kararlıydı. Ailesi bu ilişkiden iğreniyordu, özellikle de Sien, bebek doğduktan sonra eski mesleğine döndüğü için. Van Gogh onu nihayet ‘te bıraktı.
Bundan böyle Van Gogh’un kadınlarla ilişkileri tamamen, şey, profesyonelce oldu. Theo’ya Arles’den yazarak yerel genelevi on beş günde bir ziyaret etmeyi alışkanlık haline getirdiğini söyledi. Kesinlikle sağlığı için.
2. FRİDA KAHLO
6 TEMMUZ 1907 – 16 TEMMUZ 1954
BURCU: YENGEÇ
MİLLİYETİ: MEKSİKALI
EN ÖNEMLİ ESERİ: DİKENDEN KOLYE VE SİNEK KUŞLU KENDİ PORTRSİ (1940)
TEKNİĞİ: TUVAL ÜZERİNE YAĞLI BOYA
TARZI: SÜRREALİST
Kahlo, Rivera ile ilk karşılaştığında ressam harıl harıl, onun okulundaki bir duvar resminde çalışıyordu. Çekici ve koskocaman ressamdan büyülenen kız, konferans salonuna gizlice girdi ve onun çalışmasını gözleyerek saatler geçirdi. Okul arkadaşları onun bu orta yaşlı, çok kilolu ressama saplanıp kalmasına şaşırmıştı. Kahlo bir gün hayatının emelinin Rivera’dan bir çocuk sahibi olmak olduğunu ilan edince, bir arkadaşı, adamın “koca göbekli, pis, korkunç görünüşlü” bir ihtiyar olduğunu söyledi. Kahlo sükunetle yanıt verdi: “Diego öyle kibar, öyle müşfik, öyle bilge, öyle tatlı ki. Ben onu yıkarım ve temizlerim.”
Tam da böyle yaptı. Rivera’nın yıkanmak için çoğu kez teşvike ihtiyacı olurdu. Kahlo da bunu bir tören haline getirerek yüz otuz altı kiloluk eşinin sırtını, çocuk oyuncaklarıyla doldurulmuş bir küvette sabunlardı.
3. SALVADOR DALİ
11 MAYIS 1904 – 23 OCAK 1989
BURCU: BOĞA
MİLLİYETİ: İSPANYOL
EN ÖNEMLİ ESERİ: BELLEĞİN AZMİ (1931)
TEKNİĞİ: TUVAL ÜZERİNE YAĞLI BOYA
TARZI: SÜRREALİST
Bir seferinde Londra’da “Paranoya, Raffaello Öncesi, Harpo Marx ve Hayaletler” konulu bir konferansa Dali her zamanki gibi muhteşem bir giriş yapmıştı. İki beyaz kurt köpeğinin tasmasını bir elinde tutuyordu, bir elinde de bir bilardo sopası vardı. Eskimiş dalgıç elbisesi giymiş, üzerinde de radyatör başlığına benzer bir kask vardı.
Konuşmaya çalıştı, ama çok geçmeden, kaskına oksijen gelmedikçe soluk alamadığını fark etti. Dinleyiciler, bunu da oyunun bir parçası sanarak, onun hava almaya çalışmasını pürneşe gözledi. Sonunda iki arkadaşı bir şeylerin yolunda gitmediğini fark etti. Çılgınca, kaskın cıvatalarını çekiçle çıkarmaya çalıştırlar. Sonunda bir sahne görevlisi elinde bir İngiliz anahtarıyla geldi ve neredeyse boğulmuş Dali’yi kurtardı.
4. CLAUDE MONET
14 KASIM 1840 – 15 ARALIK 1926
BURCU: AKREP
MİLLİYETİ: FRANSIZ
EN ÖNEMLİ ESERİ: NİLÜFERLER
TEKNİĞİ: TUVAL ÜZERİNE YAĞLI BOYA
TARZI: EMPRESYONİST
Paris’te resim eğitimi görürken Monet yakışıklı hatları, iyi kesimli giysileri ve moda olan dantel manşetleriyle bütün dişi modelleri kendine hayran bırakıyordu. “Kusura bakmayın,” diyordu ressam onlara, “Ben sadece düşesler ya da hizmetçilerle yatarım. Tercihen düşeslerin hizmetçileriyle. Aradaki her şey hevesimi kırar.”
5. PABLO PİCASSO
25 EKİM 1881 – 8 NİSAN 1973
BURCU: AKREP
MİLLİYETİ: İSPANYOL
EN ÖNEMLİ ESERİ: GUERNİCA (1937)
TEKNİĞİ: TUVAL ÜZERİNE YAĞLI BOYA
TARZI: MODERN/KÜBİST
1911’de Mona Lisa’nın çalınması. Ama Pablo Picasso’nun, her ne kadar tesadüfen olsa da, bu hırsızlıkla ilgisi olduğunu biliyor muydunuz?
Birkaç yıl önce, Picasso’nun iyi arkadaşı Şair Guillaume Apollinaire’nin Gery Pieret adlı uçarı bir arkadaşı vardı. 1907 yılında Pieret, Louvre’u ziyaret etti ve paltosunun altına sakladığı iki küçük taş İberya heykelciğiyle dışarı çıktı (müze güvenliği o günlerde “sıkı” diyeceğiniz türden değildi). Heykelleri Apollinaire’e verdi, o da Picasso’ya sundu. 1911’de Pieret at yarışında çok para kaybedince, Apollaniaire kefaletini ödeyip onu kurtardı; minnettar kalan Pieret de bir başka Louvre heykelciliği çalıp şaire verdi.
Birkaç gün sonra, kaybolan Mona Lisa’ya ilişkin haberler manşetlere çıktı. Pieret bu durumdan biraz para yapabileceğine karar verdi ve en son ganimeti olan sanat eserini bir gazeteye götürerek, müze güvenliğinin etkisizliğini kanıtlamak için onu nasıl çaldığı hakkında renkli bir hikaye anlattı. Polis tabii ki ondan tüm hikayeyi aldı ve birkaç gün içinde Picasso ile Apollaniare hapse girdi.
İki adam hemen her şeyi itiraf etti; Paris polisleri de talihsiz şair ve ressamın Mona Lisa olayı ile hiçbir ilgilerinin olmadığını anladı. Çalınan heykelcikleri geri verme şartıyla birkaç gün içinde tahliye edildiler. Bugüne kadar heykelciklerin resmi katalog tanılarında onların “kısa bir süre M. Picasso’nun elinde oldukları” belirtilir.