Mustafa Kemal Atatürk’ün Barışa Verdiği Önem! Atatürk’ün Barış Hakkında Söylediği Sözler

Mustafa Kemal Atatürk’ün Barışa Verdiği Önem! Atatürk’ün Barış Hakkında Söylediği Sözler! Mustafa Kemal Atatürk‘ün barışa verdiği önem, onun hayatı boyunca şekillendirdiği en güçlü ilkelerden biri. Bir asker olarak savaşı yakından tanıyan Atatürk, barışı sadece bir ideal olarak değil, ulusun geleceğini güvence altına alacak bir yol olarak görüyordu. Sadece iç politika anlayışında değil, dış politika anlayışı da, tamamen barış üzerine kuruluydu.
1930’lu yıllarda, dünya savaş tehdidi altında kıvranırken, Türkiye komşularıyla dostane ilişkiler kurmayı tercih etti. Örneğin, 1934 yılında Balkan Paktı’nı imzalayarak Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya ile ittifak yaptı. Yaptığı bu anlaşma, bölgede huzuru sağlamak için atılmış somut bir adımdı. Benzer şekilde, 1937 yılında Sadabat Paktı ile İran, Irak ve Afganistan’la barışçı bir çerçeve oluşturdu. Bu paktlar, sadece anlaşma metinleri değil, Atatürk’ün “barış olmadan kalkınma olmaz” düşüncesinin pratik yansımalarıydı.
Ömrünün büyük bir kısmını savaş meydanlarında geçiren Atatürk, uluslararası hukuka büyük saygı duyuyordu. 1936 yılında Montreux Boğazlar Sözleşmesi’ni müzakere ederek, Boğazlar’ı silahsızlandırdı ve hem Türkiye’nin egemenliğini korudu hem de Avrupa’da gerilimi azalttı. Bu kararlar, savaştan çıkan bir ülkenin nasıl barışla güçlenebileceğinin en güzel örnekleri. Atatürk, barışı “her ne pahasına olursa olsun” değil, ulusal çıkarları gözeterek savunuyordu. İşte bu yüzden o günlerde yürüttüğü politikaları günümüzde sürdürülebilir oldu.
Atatürk’ün Barışa Verdiği Önem! Konuşmalarında Barışın Yeri
Atatürk, konuşmalarında barışı sık sık ön plana çıkarırdı. 1931 yılında, Avrupa’da savaş rüzgarları eserken, “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini dile getirdi. Bu, iç huzurun dünya barışıyla bağlantılı olduğunu vurguluyordu. Bu ifade, onun barışı bir yaşam felsefesi haline getirdiğinin göstergesi. 1923 yılında Cumhuriyet’in ilanından sonra yaptığı konuşmalarda da, barışın ulusal kalkınmanın anahtarı olduğunu sürekli olarak söyledi.
İlginizi çekebilir: Modern Türkiye’nin Temelleri: Mustafa Kemal Atatürk’ün Reformları
Atatürk’ün barış vurgusu, insanları birbirine yaklaştırmayı amaçlıyordu. 1935 yılında Çanakkale’de, düşman askerlerini bile anarak barış mesajı verdi. Bu, kin yerine anlayışın önemini anlatıyordu. Bu tür ifadeler, onun barışı duygusal bir bağla ele aldığını ortaya koydu. Bugün bile, bu sözler uluslararası toplantılarda örnek gösteriliyor.
Atatürk’ün barışa verdiği önem, günümüzde hala geçerli. Birleşmiş Milletler’in barış ilkeleri, onun fikirlerinden esinleniyor. 21 Eylül Uluslararası Barış Günü‘nde Atatürk’ün vizyonu anılıyor. Türkiye’de dış politika, hala bu temeller üzerine oturuyor. Barış, kalkınma için vazgeçilmez. Atatürk’ün mirası, bize çatışmaları önlemenin en akıllı yol olduğunu öğretiyor adeta.
Atatürk’ün Barış Hakkında Söylediği Sözler
- Yurtta barış, dünyada barış için çalışıyoruz. (1931)
- Türk Cumhuriyetinin en esaslı prensiplerinden biri olan yurtta barış, dünyada barış gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refah ve ilerlemesinden en esaslı etken olsa gerektir. Buna elimizden geldiği kadar hizmet etmiş ve etmekte bulunmuş olmak bizim için övünülecek bir harekettir. (1933)
- Türkiye’nin güvenliğini gaye tutan, hiçbir milletin aleyhinde olmayan bir barış istikameti bizim daima prensibimiz olacaktır. (1931)
- Şuna da inanıyorum ki, eğer devamlı barış isteniyorsa, kütlelerin vaziyetlerini iyileştirecek beynelmilel tedbirler alınmalıdır. İnsanlığın bütününün refahı, açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları, kıskançlık, aç gözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmelidir. (1935)
- Barış yolunda nereden bir çağrı geliyorsa, Türkiye onu gönülden karşıladı ve yardımlarını esirgemedi. (1937)
- Barış, milletleri refah ve mutluluğa eriştiren en iyi yoldur. Fakat bu kavram bir defa ele geçirilince daimi bir dikkat ve itina ve her milletin ayrı ayrı hazırlığını ister. (1938)
- Bu sözler de Fransız Büyük Elçisine sohbet esnasında Atatürk tarafından dile getirilmiştir: Ben toprak büyütme dileklisi değilim; barış bozma alışkanlığım yoktur; ancak antlaşmaya dayanan hakkımızın isteyicisiyim. Onu almasam, edemem. Büyük Meclisin kürsüsünden milletime söz verdim: Hatay’ı alacağım… Milletim benim dediğime inanır. Sözümü yerine getirmezsem onun huzuruna çıkamam, yerimde kalamam. Ben şimdiye kadar yenilmedim, yenilemem; yenilirsem bir dakika yaşayamam. Bunu bilerek ve sözümü mutlaka yerine getireceğimi düşünerek benim dostluğumu lütfen bildiriniz ve doğrulayınız, ekselans Ambasadör. (1937)
Atatürk’ün barışa verdiği önem, hayatımızın her alanında ilham kaynağı. Onun gibi düşünerek, hem kendi ülkemizde hem dünyada daha huzurlu bir gelecek kurabiliriz. Bu fikirleri günlük hayatta uygulamak, en büyük saygı olur.









